Borçlu şirket ile istihkak iddiasında bulunan şirketin ortaklarının aynı kişiler veya aynı soyadını taşıyan kişiler olması ya da temsilcilerinin aynı kişi olması halinde şirketler arasında «organik bağ» bulunduğu ve dolayısıyla bunlar arasındaki -devir, satış, kira gibi- işlemlerin -kural olarak- alacaklardan mal kaçırmaya yönelik muvazaalı işlemler olarak kabulü gerekeceği–
Açılmış olan istihkak davasında dava konusu işlemin muvazaalı olduğunun yargılamanın her aşamasında ileri sürülebileceği, bu iddiasının tanık dahil her türlü kanıtla isbat edilebileceği ve muvazaa olgusunun varlığının taraflarca ileri sürülmese bile doğrudan doğruya araştırılabileceği-
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 20/d maddesine uygun şekilde noterde düzenlenen sözleşme ile, iyiniyetle aracı satın almış olan kişinin mülkiyeti kazanacağı, mülkiyetin alıcıya geçmesi için trafik sicilinde aracın alıcı adına tescilinin -tescil işlemi «açıklayıcı» bir işlem olup, satışın geçerliliğini etkileyici nitelikte «kurucu» bir işlem olmadığından- zorunlu olmadığı–
İstihkak davasına karşı ayrıca İİK. ‘nun 277 vd. maddelerine göre tasarrufun iptali davası açılmasına gerek olmadan “muvazaa iddiası” ileri sürülebileceği-
Haczin, borçluya ödeme emrinin tebliğ edildiği adreste yapılmış olması halinde İİK.’nun 97/a maddesindeki “mülkiyet karinesi”nin borçlu dolayısıyla alacaklı yararına sayılacağı-