Borçlu şirket ile istihkak iddiasında bulunan şirketin ortaklarının aynı kişiler veya aynı soyadını taşıyan kişiler olması ya da temsilcilerinin aynı kişi olması halinde şirketler arasında «organik bağ» bulunduğu ve dolayısıyla bunlar arasındaki -devir, satış, kira gibi- işlemlerin -kural olarak- alacaklardan mal kaçırmaya yönelik muvazaalı işlemler olarak kabulü gerekeceği–
2918 s. Yasa’ nın 20/d maddesi uyarınca, trafik sicile kayıtlı olan araçların satışlarının noterde yapılmış olmasının geçerlilik koşulu olduğu, satıştan sonra tescil işleminin yapılmamasının satışı geçersiz kılmayacağı ve satışa konu aracın mülkiyetinin noterde yapılan satış sözleşmesi ile alıcıya geçeceği-
Üçüncü kişi bankanın, üzerine haciz konulan nezdindeki borçlu hesapları hakkında hapis, rehin, takas ve mahsup hakları bulunduğunu bildirerek bu paralar hakkında istihkak iddiasında bulunabileceği, bu durumda icra müdürlüğünce alacaklıya İİK.’nun 99. maddesi gereğince istihkak iddiasında bulunan üçüncü kişi banka aleyhine istihkak davası açmak üzere 7 günlük bir süre verilmesi gerekeceği; dava açıldığında haciz tarihi itibariyle davalı bankanın takip borçlusuna verdiği kredi ve kredi kefaletinden kaynaklanan tüm risklerinin banka kayıtları üzerinde uzman bilirkişi aracılığıyla inceleme yaptırılmak suretiyle tesbit ettirilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Haczin, borçluya ödeme emrinin tebliğ edildiği adreste yapılmış olması halinde İİK.’nun 97/a maddesindeki “mülkiyet karinesi”nin borçlu dolayısıyla alacaklı yararına sayılacağı-
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 20/d maddesine uygun şekilde noterde düzenlenen sözleşme ile, iyiniyetle aracı satın almış olan kişinin mülkiyeti kazanacağı, mülkiyetin alıcıya geçmesi için trafik sicilinde aracın alıcı adına tescilinin -tescil işlemi «açıklayıcı» bir işlem olup, satışın geçerliliğini etkileyici nitelikte «kurucu» bir işlem olmadığından- zorunlu olmadığı–
Davanın alacaklı yerine 3. kişi tarafından açılması halinde ispat külfetinin yer değiştirmeyeceği, haciz yapılan işyerinin borçlu tarafından davacıya devredildiği, ancak bu devrin alacaklıların haklarını etkilemeyeceği davacının devraldığı işletmenin borçlarından da devralanın sorumlu olduğu-