“Dava konusu hacizli taşınır mallar üzerindeki haczin yargılama sırasında “kaldırılmış olması” halinde icra mahkemesince “konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığı” şeklinde karar verilmesi gerektiği- Alacaklıya dava dilekçesinin tebliğinden ve ilk oturumdan önce alacaklının hacizden feragati ile haciz kaldırılmış olduğundan, davalı alacaklının istihkak iddiasına karşı çıkarak davanın açılmasına neden olduğundan söz edilemeyeceği-
İİK. nun 97/XV maddesi uyarınca istihkak davasının kabulü üzerine davacı yararına –malın değerinin %15’ inden aşağı olmamak üzere- tazminata hükmedilmesi için, “alacaklının kötü niyetinin kanıtlanması” gerekeceği; buradaki kötü niyetten amacın ”haciz sırasında, haczedilen malların davalıya ait olduğunun alacaklı tarafından bilinmesine karşın alacaklının icra memurundan o malların haczedilmesini istemesi” olduğu-
Dava konusu haczin, davacı banka görevlileri huzurunda, borçlunun bankada bulunan hesabındaki paraya fiilen el konulması ile gerçekleşmiş olması halinde İİK. nun 97/a maddesinde öngörülen mülkiyet karinesinin borçlu dolayısıyla alacaklı yararına olacağı, bu karinenin aksinin davacı üçüncü kişi banka tarafından kesin ve güçlü delillerle kanıtlanması gerekeceği – Davacı bankanın, borçlunun hesapları üzerinde lehlerine rehin, hapis ve takas hakkı bulunduğunu, adi nitelikte rehin sözleşmesi ibraz etmiş olmasının, tek başına iddiasının ispatı için yeterli sayılmayacağı, mahkemece borçlunun bankadan aldığı kredi nedeniyle davacı bankanın “haciz tarihinde” borçluya ait hesaplar üzerinde rehin veya hapis hakkının bulunup bulunmadığının araştırılması ve rehin hakkının varlığı halinde “dava konusu paranın rehin hakkıyla sınırlı olarak haczedilmiş sayılmasına” karar verilmesi gerekeceği-
İİK. nun 97/XIII maddesi uyarınca, istihkak davasının reddi halinde davalı alacaklı lehine -takip konusu ”alacak miktarı“ ile “haczedilen malın değeri” nden hangisi az ise, onun üzerinden- %40‘ dan aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilebilmesi için mahkemece “teminat karşılığında takibin ertelenmesine (durdurulmasına) karar verilmiş” ve gerekli teminatın da davacı 3. kişi tarafından yatırılmış olması gerekeceği (Mahkemece “teminat alınmak suretiyle takibin ertelenmesine” karar verilmemiş veya karar verilmiş olmasına rağmen 3. kişiden teminat alınması kararlaştırılmamış, ya da kararlaştırılmış olsa bile gerekli teminat 3. kişi tarafından yatırılmamışsa, icra müdürlüğü takibe devam edeceğinden alacağın, tahsilinin geciktiğinden söz edilemeyeceğinden, alacaklı lehine tazminata hükmedilemeyeceği)-
Borçlu ile üçüncü kişi arasındaki işlemlere yabancı olan alacaklının, istihkak iddiasına itiraz etmesinin tek başına kötü niyetli davranış olarak kabul edilemeyeceği; bu nedenle istihkak davasının kabulüne karar veren mahkemenin ayrıca alacaklı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedemeyeceği-
Takipte taraf olmayan 3. kişinin “haczedilen taşınırın/taşınmazın kendisine ait olduğunu ve bunlar üzerine konulan haczin kaldırılması” doğrultusundaki talebinin istihkak davası niteliğinde olduğu; mahkemece davanın “şikayet” olarak nitelendirilmek suretiyle yanılgıya düşülüp işin esası hakkında karar verilmesinin hatalı olduğu, HUMK. mad. 76 (şimdi; HMK. mad.33) uyarınca hukuki nitelendirmenin hâkime ait olduğu-
Borçlunun iflasına karar verilip bu kararın kesinleşmesi halinde İİK’nun 193/II maddesi uyarınca icra takipleri düşmüş ve hacizler kalkmış olduğundan, icra mahkemesince “istihkak davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına” şeklinde karar verilmesi ve dava açılmasına neden olan tarafın yargılama giderleri ile sorumlu tutulması gerekeceği-
İstihkak davasının üçüncü kişi tarafından açılması gereken durumlarda bile alacaklı tarafından açılmasını engelleyen yasal bir düzenleme bulunmadığından mahkemece “sıfat yokluğu nedeniyle” istihkak davasının reddine karar verilemeyeceği-
Hacizden sonra yapılan istihkak iddiasına karşı itirazda bulunmayan alacaklı ve borçlunun istihkak iddiasını kabul etmiş sayılacakları, bu durumda üçüncü kişi tarafından istihkak davası açılmasında hukuki yarar bulunmayacağı-