Borçlunun (vekilinin) icra mahkemesine verdiği dilekçede “gecikmiş itirazdan” söz etmesinin sonuca etkili olmadığı, çünkü HMK’ nın 33. maddesi gereğince hukuki sebebi ve uygulanacak yasa maddesini belirlemenin hakimin görevine giren bir konu olduğu; ödeme emrinin tebliğindeki usulsüzlüğün gecikmiş itiraz nedeni olarak kabul edilemeyeceği, tebligatın usulsüz olarak yapılmış olduğu sonucuna varılması halinde Tebligat Kanunun 32. maddesi çerçevesinde tebliğ tarihinin düzeltilmesiyle yetinileceği-
Şikayetçi Üniversitesi Vakfına (adreste bulunan muhatabın muhasebecisine yapılan tebligatın usulsüz olduğu (Teb. K. mad.12-13; Teb. Tüz. mad. 17 ve 18)- Borçlunun (vekilinin) icra mahkemesine verdiği dilekçede “gecikmiş itirazdan” söz etmesinin sonuca etkili olmadığı, çünkü HMK’ nın 33. maddesi gereğince hukuki sebebi ve uygulanacak yasa maddesini belirlemenin hakimin görevine giren bir konu olduğu; ödeme emrinin tebliğindeki usulsüzlüğün gecikmiş itiraz nedeni olarak kabul edilemeyeceği, tebligatın usulsüz olarak yapılmış olduğu sonucuna varılması halinde Tebligat Kanunun 32. maddesi çerçevesinde tebliğ tarihinin düzeltilmesiyle yetinileceği-
Davacının, kaçak su kullanıldığı iddiasıyla düzenlenen tutanakların iptalini talep ettiği, “çoğun içinde azı da bulunduğu”ndan, tutanakların iptali isteminin aynı zamanda “tahakkuk ettirilen kadar borçlu olunmadığının tespiti” istemini de içerdiği, bu nedenle davacı isteminin reddine karar verilebilmesi için her tutanak yönünden istenebilecek su bedelinin hesaplanmasının ve tahakkuk ettirilen bedellerin doğru olduğunun belirlenmesi gerekeceği-
Dava konusu çekin zaman aşımına uğraması halinde, kambiyo hukukundan doğan hakların yitirilmiş olacağı, böyle bir belgeye dayanan taraf ile diğer taraf arasında temel ilişki bulunması halinde belgenin yazılı delil başlangıcı olarak kabulü gerektiği ve bu halde, alacaklının alacağını tanık dâhil her türlü delille kanıtlayabileceği- TTK.’ nun 644. maddesine dayanılmasının taraflar arasında temel ilişki bulunmaması halinde mümkün olduğu- Mahkemece ispat külfetinin davacıda olduğu gözetilerek, davacıya alacağını kanıtlaması olanağı tanınıp, deliller toplandıktan sonra bir karar verilmesi gerektiği-
Takipte taraf olmayan 3. kişinin “haczedilen taşınırın/taşınmazın kendisine ait olduğunu ve bunlar üzerine konulan haczin kaldırılması” doğrultusundaki talebinin istihkak davası niteliğinde olduğu; mahkemece davanın “şikayet” olarak nitelendirilmek suretiyle yanılgıya düşülüp işin esası hakkında karar verilmesinin hatalı olduğu, HUMK. mad. 76 (şimdi; HMK. mad.33) uyarınca hukuki nitelendirmenin hâkime ait olduğu-
Mahkemece yapılması gereken işin; “davalı/karşı davacı Bankanın, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'na devredilmiş olduğu gözden kaçırılmayarak, eldeki davaya konu faiz alacağının ilişkin bulunduğu dönem itibariyle, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'na devredilen bankalar dışındaki diğer bankaların ve aracı kurumların uyguladıkları repo, ters repo, O/N (OverNight) faiz oranlarının ve aynı dönemdeki İstanbul Menkul K.ler Borsası verilerinin araştırılıp saptanması; bu şekilde, davacının mevduat hesabına uygulanmış olan faiz oranlarının aşırı olup olmadığının belirlenmesi” olduğu-
Takipte taraf olmayan 3. kişinin “haczedilen taşınırın/taşınmazın kendisine ait olduğunu ve bunlar üzerine konulan haczin kaldırılması” doğrultusundaki talebinin istihkak davası niteliğinde olduğu; mahkemece davanın “şikayet” olarak nitelendirilmek suretiyle yanılgıya düşülüp işin esası hakkında karar verilmesinin hatalı olduğu, HUMK. mad. 76 (şimdi; HMK. mad. 33) uyarınca hukuki nitelendirmenin hâkime ait olduğu-
«Usulsüz tebliğ»in, «gecikmiş itiraz» nedeni yapılamayacağı «gecikmiş itiraz» yoluna başvurulabilmesi için, «tebligatın usulüne uygun olarak borçlu yerine tebligatı alabilecek kişilere yapılmış olmasına rağmen, borçlunun bir engel nedeniyle tebligattan haberdar olmayıp, süresi içinde ödeme emrine itiraz edememiş olması» gerektiği, bu nedenle «usulsüz tebligat» halinde «gecikmiş itiraz» yoluna değil «şikâyet» yoluna başvurulması gerekeceği–