Kamu tüzel kişilerinin, gerekli hallerde üretim, iletim ve dağıtım tesislerinin işletilmesi ve bakım onarım işlerini tabi oldukları ihale mevzuatı çerçevesinde hizmet alınması yoluyla yaptırabileceği- İşletim ve bakım onarım işi için hizmet alımının 5784 sayılı Kanun ile getirilen düzenlemeye uygun olduğu- Davacının davalı şirketin asıl işi olan elektrik üretim işinin bölünmesi sureti ile teşekküllerince var edilen bir işte çalışmasının sözkonusu olmadığı, elektrik üretim işinden tamamen bağımsız makine bakım ve onarım işi olduğu; makinelerin ve üretimin niteliği gözetildiğinde teknik iş yaptığı, davacının yaptığı işin, davacı ve diğer işçilerin eğitim ve öğretim durumları da gözönüne alındığında teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerden olduğu, bu nedenlerle de sözleşmelerin düzenlenmesinde muvazaadan sözedilemeyeceği-  Bir makinede çalışarak asıl üretim işi yapanlar ile aynı makinenin bakımını yapan işçilerin aynı yerde çalışması işin doğası gereği olduğundan, bu hususun kamu personeli ile aynı işi yaptıkları anlamına gelmediği ve muvazaanın delili olarak edilemeyeceği- Davalı tarafından ihale ile verilen işler -davacının çalıştığı tarihte yürürlükte olan 4628 s. Kanun uyarınca- uzmanlık gerektiren işler olduğundan; yapılan sözleşmenin 4857 sayılı İş Kanunu'nun 2. maddesine aykırı olduğundan sözedilemeyeceği ve davacının bağlı olduğu işveren şirket ile davalı Elektrik Üretim A.Ş. arasındaki ilişkinin alt işveren yönetmeliğinde belirtilen şartlara uygun olduğu- 4628 sayılı Kanun'un 15/g maddesi -14.03.2013 t. ve 6446 s. K. mad. 30. ile- yürürlükten kaldırılmış ise de, bir kanun hükmünün yürürlükten kaldırılmasının anılan hükme dayalı olarak yapılan tüm işlemlerin muvazaalı olduğu sonucunu doğurmayacağı- Geçerli bir asıl işveren-alt işveren ilişkisinde, alt işverenin işçisi, asıl işverenin tarafı olduğu toplu iş sözleşmesinden yararlanamayacağından alt işverenin işçisi olan davacının davalı asıl işverenin tarafı olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan alacak isteminin reddi gerektiği-"Davacıların asıl işte çalıştıkları; elektrik üretiminde kullanılan makinelerin bakım işinin de elektrik üretim işinin bir parçası olduğu, tüm ekipmanları davalının temin ettiği; alt işverenlerin teknik organizasyonunun olmadığı; asıl ve alt işveren işçilerinin aynı yerde çalıştıkları, buna göre alt işverenlik ilişkisinin unsurlarının bulunmadığı, kaldı ki Anayasanın 90. maddesi uyarınca onaylanarak üst norm haline gelen 194 sayılı ILO sözleşmesi uyarınca kamu işyerlerinde çalışanlara en az kamu işçilerinin şartlarının sağlanması zorunluluğu bulunduğu"na ilişkin görüşün HGK. çoğunluğu tarafından benimsenmediği-
İlam bir bütün olmasına rağmen yasal ve geçerli bir neden olmaksızın alacaklının ayrı ayrı takip başlatmasının yasalarda belirtilen dürüstlük kuralına uymadığı, borçlunun zarara uğramasına neden olduğu-
İlam bir bütün olmasına rağmen yasal ve geçerli bir neden olmaksızın alacaklının ayrı ayrı takip başlatmasının yasalarda belirtilen dürüstlük kuralına uymadığı, borçlunun zarara uğramasına neden olduğu ve yasal düzenlemeler karşısında alacaklıların bu davranışının hukuk düzeni tarafından korunamayacağı- "Aynı ilama dayalı birden fazla alacaklı için ayrı ayrı icra takibi yapılmasında yasaya uymayan usulsüzlük bulunmadığı" gerekçesiyle şikayetin reddine karar verilemeyeceği-
Sıra cetvelini düzenleme yetkisinin ilk haczi koyan icra dairesine ait olduğu- Haczin talimatla uygulanması halinde sıra cetvelinin esas icra dairesince düzenlenmesi gerektiği-
Üçüncü kişinin açtığı istihkak davasına basit yargılama usulüne göre bakılacağı, dosya üzerinden karar verilemeyeceği-
Yönetim kurulu üyelerinin şirket adına yapmış oldukları sözleşme ve işlemlerden dolayı şahsen sorumlu olmasalar da, gerek Kanunun gerek ana sözleşmenin kendilerine yüklediği diğer görevlerin kasden veya ihmal neticesi olarak yapılmaması halinde sorumlu olacağı, bu sorumluluk davasının genel kurul kararı ile denetçiler tarafından açılacağı-
Hukuki tavsif hakime ait kuralı dikkate alındığında borçluların İcra Mahkemesi'ne yaptıkları başvurusu, İİK'nun 134. maddesi kapsamında ihalenin feshi istemi olup, ihalenin feshi istemine ilişkin şikayetin yetkili mahkemeye yapılıp yapılmadığının değerlendirildikten sonra, ihalenin feshi istemine ilişkin ileri sürülen şikayet nedenlerinin ve re’sen dikkate alınması gereken fesih nedenlerinin incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesinin gerekeceği-
İpoteğe ilişkin işlem davacının rızası alınmaksızın tesis edildiğinden tasarrufun iptali, ipotek sebebi ile icra müdürlüğü tarafından yapılan satış islemlerinin iptali, eski hale iadesi ile tapu kaydına aile konutu şerhi konulması talebine ilişkin davalarda görevli mahkemenin, aile mahkemesi olduğu-Aile konutu olarak kullanıldığı ileri sürülen taşınmaz, davanın açılmasından sonra ihale ile satıldığından, davanın konusu kalmadığından "karar verilmesine yer olmadığına" kararı verilmesi gerekeceği-
Maddi vakıaları ileri sürüp kanıtlamanın tarafların, hukuki vasıflandırmanın hakimin görevi olduğu (HMK. mad. 33)- Borçlusu hakkında yaptığı icra takibinde, üçüncü şahıs olan davalı arsa sahiplerinin birinci haciz ihbarnamesine yaptığı itirazın doğru olmadığını ileri sürerek, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin geriye etkili feshi davasında arsa sahiplerinin imalat bedeli nedeniyle takip borçlusuna borçlu oldukları iddiasıyla tazminat istemiyle açılan davanın İİK. mad.89/IV'de yer alan tazminat davası niteliğinde olduğu ve bu dava icra mahkemesince görüleceğinden, asliye hukuk mahkemesince davanın usulden reddine karar verilmesi gerekeceği (HMK. mad 114/1-c; 115/2)-
Şikayetçi üçüncü kişi banka tarafından icra müdürlüğüne verilen dilekçe ile haczedilen hisselerin üzerinde rehin hakları olduğunun kabulünün talep edildiği, icra müdürlüğünce, ibraz edilen belgelerden rehnin varlığının anlaşılamadığı gerekçesi ile şikayetçinin talebinin reddedildiği, bunun üzerine şikayetçinin icra müdürlüğünün anılan kararının iptali ile hisseler üzerinde rehin hakkının mevcudiyetine karar verilmesi istemiyle icra mahkemesine başvurduğu anlaşıldığında, takip dosyasında borçlu sıfatının bulunmayan üçüncü kişi bakanın mahcuzlar üzerinde rehin hakkı olduğunu ileri sürmek suretiyle istihkak iddiasında bulunduğu sonucuna varılarak (HMK. mad. 33), mahkemece, eksik harç tamamlattırılıp taraf teşkili sağlandıktan ve tarafların iddia ve savunmaları tesbit edilip varsa delilleri toplandıktan sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-