Mirasbırakanın sağlığında karşılık almaksızın altsoyuna yapmış olduğu kazadırmaların miras payına mahsuben yapılmış sayılacağı ve mirasbırakan tarafından aksi belirtilmiş olmadıkça kural olarak iadeye tabi olacağı-
Takipte taraf olmayan 3. kişinin “haczedilen taşınırın/taşınmazın kendisine ait olduğunu ve bunlar üzerine konulan haczin kaldırılması” doğrultusundaki talebinin istihkak davası niteliğinde olduğu; mahkemece davanın “şikayet” olarak nitelendirilmek suretiyle yanılgıya düşülüp işin esası hakkında karar verilmesinin hatalı olduğu, HUMK. mad. 76 (şimdi; HMK. mad.33) uyarınca hukuki nitelendirmenin hâkime ait olduğu-
6183 sayılı Kanun uyarınca açılan iptâl davalarında -İİK. 277 vd. göre açılan iptâl davalarında olduğu gibi- "zorunlu dava arkadaşı" durumunda olan tüm ilgililerin ("borçlu" ve "borçlu ile hukuki işlemde bulunan üçüncü kişiler"in ve bunların mirasçılarının) "davalı" olarak gösterilmesi, eğer gösterilmemişse, bu kişilerin de davaya dahil edilmelerinin sağlanması gerekeceği (6183 sayılı K. mad. 25)-
“Borçlunun danışıklı olarak kayınpederine borçlandığı” ileri sürülerek, kayınpederi tarafından borçlu hakkında yapılmış olan icra takibinin iptalinin istenebileceği (İİK 277 vd.)-
Hakimin, tarafların hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp maddi vakıalarla bağlı olacağı-
Bononun vade tarihinden itibaren 3 yıllık zamanaşımı süresi dolduktan sonraki bir yıl içinde açılan bu davada davacı, senedi keşideci olarak imzalamış olan davalılara karşı TTK.’ nun 644. maddesinde düzenlenen sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre başvuru hakkına sahip olup, davalı keşidecilerin genel hükümler çerçevesinde sebepsiz zenginleşmediğini kanıtlamakla yükümlü olduğu-
Davacı, davalıyla arasında temel ilişki bulunduğunu iddia etmiş ve davanın zaman aşımı dolmadan açıldığı da anlaşıldığından davacıya alacağını kanıtlamaya elverişli delillerini sunma olanağının verilmesi gerekeceği-
Davacı-alacaklının dilerse BK. mad. 18e göre, dilerse İİK. mad. 277 vd. göre «muvazaa sebebiyle» iptâl davası açabileceği- HMK. mad. 33 'e göre, bir davada ileri sürülen maddi olgu ve bulgulara göre yasa maddelerini bulmak ve davanın hukukî nitelendirmesini yapmanın, hakimin doğrudan görevi olduğu–
İptal davasının BK. 18 (şimdi; TBK. mad. 19) ya da İİK. 279'a göre terditli (kademeli) olarak açılmış olması halinde, mahkemece HUMK.un 76. (şimdi; HMK.nun 33.) maddesi uyarınca -dava, cevaba cevap ve temyiz dilekçelerinin içeriği dikkate alınarak- davanın İİK. 277 vd. göre açılmış iptal davası olarak nitelendirilip sonuçlandırılabileceği–
Borçlunun (vekilinin) icra mahkemesine verdiği dilekçede “gecikmiş itirazdan” söz etmesinin sonuca etkili olmadığı, çünkü HMK’ nın 33. maddesi gereğince hukuki sebebi ve uygulanacak yasa maddesini belirlemenin hakimin görevine giren bir konu olduğu; ödeme emrinin tebliğindeki usulsüzlüğün gecikmiş itiraz nedeni olarak kabul edilemeyeceği, tebligatın usulsüz olarak yapılmış olduğu sonucuna varılması halinde Tebligat Kanunun 32. maddesi çerçevesinde tebliğ tarihinin düzeltilmesiyle yetinileceği-