İstihkak davalarında “muvazaa iddiası”nın alacaklı tarafından kanıtlanması halinde yapılan muvazaalı işlemin alacaklı bakımından geçersiz sayılacağı (bu konuda mutlaka “iptal davası” açılması gerekmediği–
Kural olarak, Hazine’nin arzın asıl sahibi olduğu, Hazine’nin kendisine ait olduğu iddiasına karşı çıkan tarafın, bu savını kanıtlamasının gerekeceği, somut olayda da, çekişmeli yerde edinme koşullarının gerçekleştiği iddiasının isbat külfetinin, davalı gerçek şahsa ait olduğu, bu durumda, olayda, hukuksal ve sağlıklı bir çözüme ulaşılabilmesi için, isbat külfetinin davalıya düşeceği de gözetilerek, delillerin istenmesi, gösterdiğinde toplanması, varsa davacı delillerinin de değerlendirilmesi suretiyle hasıl olacak sonuca göre karar verilmesinin gerekeceği-
Davalı (borçlu) tarafından yapılan ödemenin «başka bir borca iliş-kin olduğunu» ileri süren davacının (alacaklının) bu iddiasını isbatla yükümlü olduğu–
İİY.mad.97/a hükmü gereğince, «borçlu» -dolayısı ile «alacaklı»- yararına olan karinenin aksinin, davacı –üçüncü kişi tarafından -«satış sözleşmesi», «devir sözleşmesi», «kira sözleşmesi», «âriyet sözleşmesi» «hakediş sözleşmesi», «ortaklık fesih sözleşmesi» «protokol», «fatura» vb. gibi- âdi nitelikteki (haricen düzenlenmiş) belgelerle - bu gibi belgelerin her zaman düzenlenmesi mümkün olduğundan (HUMY.299)- isbat edilemeyeceği–
Borçlu hakkında yaptığı takip sonucunda haciz ettirdiği demirleri ihalede satın alan ancak üç yıla (ya da beş aya) yakın bir süre kaldırmayarak orada bırakan alıcı (alacaklı)nın bu davranışının, haya-tın olağan akışına uygun düşmeyeceği ve bu nedenle demirlerin mülkiyetinin borçluya ait olduğunun kabulü gerekeceği–