«Borçlu» ile –istihkak iddiasında bulunan- «üçüncü kişi» arasında ‘organik bağ bulunması –örneğin; borçlu şirket ile üçüncü kişi şirketin kurucularının, temsilcilerinin yada ortaklarının aynı kişiler olması halinde, –«kira», «satış», «devir» gibi– yapılan işlemin muvazaalı sayılması gerekeceği–
İİY.mad.97/a hükmü gereğince, «borçlu» -dolayısı ile «alacaklı»- yararına olan karinenin aksinin, davacı –üçüncü kişi tarafından -«satış sözleşmesi», «devir sözleşmesi», «kira sözleşmesi», «âriyet sözleşmesi» «hakediş sözleşmesi», «ortaklık fesih sözleşmesi» «protokol», «fatura» vb. gibi- âdi nitelikteki (haricen düzenlenmiş) belgelerle - bu gibi belgelerin her zaman düzenlenmesi mümkün olduğundan (HUMY.299)- isbat edilemeyeceği–
Malen kaydını taşıyan bononun «davacı yanındaki hizmetinin karşılığı olduğunu» belirten davalının senedi tâlil etmiş olacağı ve bu durumda, davacıdaki alacağının miktarını isbat etmesi gerekeceği–
Alacaklı tarafından zamanaşımına uğramış çeke dayalı alacak için yapılan takipten sonra açılan olumsuz tesbit davasında; alacaklının takip konusu alacağının temel ilişkisini belirtip isbat etmesi gerekeceği–
İstihkak davalarında “muvazaa iddiası”nın alacaklı tarafından kanıtlanması halinde yapılan muvazaalı işlemin alacaklı bakımından geçersiz sayılacağı (bu konuda mutlaka “iptal davası” açılması gerekmediği–
Davacı tarafından kesilen ve davalının 8 gün içinde itiraz etmediği faturanın, davalının kabulü olmadıkça ne akdi ilişkinin varlığının ve ne de malın tesliminin kanıtı olamayacağı, her ikisinin de gerçekleştiğini isbat külfetinin davacıya düştüğü–
Resmen (hukuken) boşanmış olmalarına rağmen yine birlikte yaşayan eşlerin boşanmalarının “muvazaalı” sayılacağı ve alacaklılarına karşı hüküm ifade etmeyeceği (boşanan eşin istihkak iddiasının reddedilmesi gerekeceği)–