Borçlu şirket ile istihkak iddiasında bulunan şirketin ortaklarının aynı kişiler veya aynı soyadını taşıyan kişiler olması ya da temsilcilerinin aynı kişi olması halinde şirketler arasında «organik bağ» bulunduğu ve dolayısıyla bunlar arasındaki -devir, satış, kira gibi- işlemlerin -kural olarak- alacaklardan mal kaçırmaya yönelik muvazaalı işlemler olarak kabulü gerekeceği–
Takipte taraf olmayan 3. kişinin “haczedilen taşınırın/taşınmazın kendisine ait olduğunu ve bunlar üzerine konulan haczin kaldırılması” doğrultusundaki talebinin istihkak davası niteliğinde olduğu; mahkemece davanın “şikayet” olarak nitelendirilmek suretiyle yanılgıya düşülüp işin esası hakkında karar verilmesinin hatalı olduğu, HUMK. mad. 76 (şimdi; HMK. mad.33) uyarınca hukuki nitelendirmenin hâkime ait olduğu-
İİK. 96 vd. göre “istihkak iddiası”nın borçlu tarafından üçüncü kişi lehine veya üçüncü kişi tarafından bizzat kendi lehine ya da İİK.’nun 85/II maddesi uyarınca borçlu ile malı birlikte bulunduran üçüncü kişilerin diğer bir üçüncü kişi lehine ileri sürülebileceği-
İstihkak davası karara çıktıktan sonra, borçlunun takip alacaklısına karşı açtığı menfi tespit davası sonucunda takibe dayanak senetteki imzanın borçluya ait olmadığının belirlenip bu konuda verilen kararın kesinleşmiş olması halinde, mahkemece “istihkak davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına”, “maktu karar ve ilam harcı ile yargılama giderleri ve nisbi vekâlet ücretinin davanın açılmasına neden olan taraf yükletilmesi” doğrultusunda karar verilmesi gerekeceği-