Tasarrufun iptâli davasına konu olan malın, davalı-üçüncü kişinin elinden çıkarılmış olması ve malı elinde bulunduran kimse için- kötüniyetli olduğu kanıtlanmadığı için- iptâl isteminde bulunulmaması ya da bu istemin reddedilmesi halinde mahkemece "dava konusu taşınmazın/taşınır elden çıkarıldığı ... tarihdeki -keşif sonucu belirlenen- gerçek değeri olan ... Liranın (davacının icra takibine konu alacağının asıl ve eklentilerini geçmemek üzere) davalıdan tahsiline" şeklinde karar verilmesi gerekeceği-
İptâl davasına konu olan ‘ev’ ve ‘araç’ın, borçlu tarafından üçüncü kişilere satılmış olmalarına rağmen, bunların borçlunun elinde bulunup, borçlu tarafından kullanılıyor olmaları halinde bu durumun hayatın olağan akışına uygun düşmeyeceği, davalı üçüncü kişilerin iyiniyetli sayılamayacaklarını (borçlunun mal kaçırma kasdını ‘amacın’ bilmedikleri kabul edilemeyeceği) ve kendilerine yapılan tasarrufun İİK. 280 uyarınca iptâli gerekeceği
Tasarrufun iptali davalarında davacının amacının, tapu ve trafik kayıtlarının iptali olmayıp, alacağına kavuşmak olduğu- Bu bakımdan alacaklının borçludan alacağının sağlanması için İİK 283. maddesi gereğince "satış sözleşmelerinin ve kayıtların iptallerine gerek kalmaksızın dava konusu taşınmazın ve aracın haciz ve satışının istenebilmesi" yönünde hüküm kurulması gerekeceği- Bu yön gözetilmeden, "tapu ve trafik kayıtlarının iptaline" karar verilmesinin doğru olmadığı-
Davacının amacının, yaptığı icra takibi sonucunda alacağının tahsili olanağına kavuşmak olduğu- Her ne kadar, muvazaalı işlem nedeniyle tapu kaydının iptâli ve tescil istenmişse de; çoğun içinde azın da bulunduğu ilkesi gereğince, muvazaalı işlemin yapılan takip yönünden hükümsüz sayılmasının amaçlandığının kabul edilmesi gerekeceği- Bu bakımdan, İİK'nun 283. maddesindeki düzenlemenin yol gösterici nitelikte olduğu- Şu durumda, "tapu kaydının iptaline" gerek kalmaksızın "davacının haciz ve satış isteyebilmesi" yönünde hüküm oluşturulması gerekeceği-
Davacıların amacı tapunun iptâli değil, alacaklarına kavuşmak olduğu- Bu bakımdan alacaklı davacıların borçludan alacaklarının sağlanması için, İ.İ.K.'nun 283. maddesi uyarınca satış sözleşmesinin ve kaydın iptâline gerek kalmaksızın dava konusu taşınmazın -alacaklarına yeter miktarda- haciz ve satışını isteyebilmeleri yönünde hüküm kurulması gerekeceği- Bu yön gözetilmeden "taşınmazın tapusunun iptâline ve davalı A. Gür adına tesciline" karar verilmesinin doğru olmadığı-
Muvazaa iddiasına dayalı tasarrufun iptali davaları sonucunda, danışıklı işlemin -örneğin; muvazaalı araç satışının- kanıtlanması halinde, "tesçilin iptaline" değil, "iptal ve tesçile gerek olmaksızın aracın haciz ve satışına" karar verilmesi gerekeceği–