Davacının amacının, yaptığı icra takibi sonucunda alacağının tahsili olanağına kavuşmak olduğu- Her ne kadar, muvazaalı işlem nedeniyle tapu kaydının iptâli ve tescil istenmişse de; çoğun içinde azın da bulunduğu ilkesi gereğince, muvazaalı işlemin yapılan takip yönünden hükümsüz sayılmasının amaçlandığının kabul edilmesi gerekeceği- Bu bakımdan, İİK'nun 283. maddesindeki düzenlemenin yol gösterici nitelikte olduğu- Şu durumda, "tapu kaydının iptaline" gerek kalmaksızın "davacının haciz ve satış isteyebilmesi" yönünde hüküm oluşturulması gerekeceği-
Davacıların amacı tapunun iptâli değil, alacaklarına kavuşmak olduğu- Bu bakımdan alacaklı davacıların borçludan alacaklarının sağlanması için, İ.İ.K.'nun 283. maddesi uyarınca satış sözleşmesinin ve kaydın iptâline gerek kalmaksızın dava konusu taşınmazın -alacaklarına yeter miktarda- haciz ve satışını isteyebilmeleri yönünde hüküm kurulması gerekeceği- Bu yön gözetilmeden "taşınmazın tapusunun iptâline ve davalı A. Gür adına tesciline" karar verilmesinin doğru olmadığı-
Muvazaa iddiasına dayalı tasarrufun iptali davaları sonucunda, danışıklı işlemin -örneğin; muvazaalı araç satışının- kanıtlanması halinde, "tesçilin iptaline" değil, "iptal ve tesçile gerek olmaksızın aracın haciz ve satışına" karar verilmesi gerekeceği–
Tasarrufun iptâli davaları, icra takibine bağlı davalar olduğundan, dava devam ederken borcun ödenmiş olduğunun anlaşılmış olması halinde, dava konusuz kalacağından "davanın konusu kalmadığından reddine" veya "dava konusuz kaldığından, karar verilmesine yer olmadığına" karar verilmesi, ancak dava açılmasına hangi tarafın neden olduğu araştırılarak yargılama giderleri ve vekalet ücreti bakımından araştırmanın sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Danışıklı işlemin kanıtlanması durumunda, taşınmazı satın alan yönünden tescilin iptâline değil, İcra ve İflâs Yasasının 283/1. maddesi kıyasen uygulanarak, iptâl ve tescile gerek olmaksızın taşınmazın haciz ve satışına karar verilmesi gerekeceği-
Borçlu tarafından dava konusu taşınmazın çıplak mülkiyetinin kızına borçlanmadan önce, intifa hakkının da borçlanmadan sonra kızına tanınmış olması halinde mahkemece her iki tasarrufun birlikte iptâline karar verilemeyip sadece borçlanmadan sonraki dönemde yapılan intifa hakkının tanınmasına (devrine) ilişkin tasarrufun iptâline karar verilmesi gerekeceği-
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi'nin kararları-
Tasarrufun iptali davası sonucu kesinleşen kararın alacaklıya icra takibi sonucu satış halinde bu taşınmazın satış bedelinden yararlanma hakkı vereceği, tapu iptal ve tescil hakkı vermeyeceği-
Tasarrufun iptâli davasına konu olan malın, davalı-üçüncü kişinin elinden çıkarılmış olması ve malı elinde bulunduran kimse için- kötüniyetli olduğu kanıtlanmadığı için- iptâl isteminde bulunulmaması ya da bu istemin reddedilmesi halinde mahkemece "dava konusu taşınmazın/taşınır elden çıkarıldığı ... tarihdeki -keşif sonucu belirlenen- gerçek değeri olan ... Liranın (davacının icra takibine konu alacağının asıl ve eklentilerini geçmemek üzere) davalıdan tahsiline" şeklinde karar verilmesi gerekeceği-
Haciz tarihi itibariyle 3. kişi adına kayıtlı olan araca alacaklının haciz koyduramayacağı-