Tasarrufun iptali istemine ilişkin olan davada, harcın dava değeri tasarrufa konu taşınmazın tasarruf tarihindeki değeri ile takip çıkışı alacak miktarından hangisi düşük ise düşük olan tutardan ibaret olduğu- Mahkemece davacı yandan başvuru harcı ve nisbi peşin harç alınmadan davanın bitirilmesinin doğru olmadığı- Davacının yargı harçlarını ödeme yükümü altında olduğu anlaşıldığına göre, eksik peşin nispi karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça eldeki davaya devam etme olanağı bulunmadığı- Aksi halin kabulünde, harç kaybı yanında, istinaf ve temyiz sınırlarına göre tarafların kanun yoluna başvuru hakkının elinden alınmasına neden olacağından hukuki dinlenilme hakkının ihlali sonucunu doğuracağı-
Dava dilekçesinde terditli açılan dava da İİK. 277 maddeye karar verilemez ise BK. 19. Maddesine göre hüküm kurması gerektiği- İİK.nun 277 ve devamı maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davaları ile Türk Borçlar Kanunun 19. maddesinde düzenlenen muvazaa nedenine dayalı iptal davaları birbirinden farklı davalar olup, farklı hükümlere tabi olduğu- Tasarrufun iptali davalarında alacaklı lehine bir takım karineler kabul edilmiş ancak bunun yanında bu dava türü 1-2-5 yıllık hak düşürücü sürelere tabi tutulmuş ayrıca alacaklıya aciz belgesi sunma gibi bir takım yükümlükler yüklendiği- TBK.nun 19. maddesine dayanan muvazaa davalarında ve nam-müstear olarak nitelenen davalarda ise alacaklının, bu tür yükümlülüklere bağlı olmadan ve hak düşürücü süreye tabi olmadan davasının açabilme hakkına sahip olduğu- TBK 19. maddesine dayanılarak açılan muvazaa davasının kabulü halinde kıyas yoluyla İİK 283 maddesinin (alacaklıya cebri icra yetkisi verilmesi) uygulanacağı- İİK 283 maddesinin kıyas yoluyla uygulanması durumu TBK.nun 19. maddesine dayanılarak, muvazaa nedeniyle açılan davanın niteliğini değiştirmeyeceği yani bu davayı tasarrufun iptali davasına dönüştürmeyeceği-
Borçlu şirketin tekstil kolunda faaliyette bulunduğu, tasarrufa konu makineyi devretmekle işletmenin önemli kısmını devretmiş olması, davalı şirketler arasında cari hesap ilişkisi olması, üçüncü şahıs şirketin borçlu şirketin mali durumunu bilebilecek durumda olmasına göre makine devrinin, alacaklıları zarara uğratma kastıyla yapıldığı ve bu nedenle tasarrufun iptali gerektiği,
Taşınmazın dava tarihindeki değeri olan üzerinden harç alınması gerekirken dava dilekçesinde gösterilen bedel üzerinden harç alınması doğru olmadığı- Davalıların akraba oldukları, tapudaki satış bedeli ile tasarruf tarihindeki saptanan gerçek değerleri karşılaştırıldığında; bedeller arasında fahiş fark bulunduğu, davalıların satışın gerçek olduğunu ispatlayamadıkları- TBK 19 maddesi gereğince işlemin muvazaalı olduğu ve dava konusu taşınmazın devrine ilişkin satışın iptali ile İİK 283/1 maddesi kıyasen uygulanarak davacı alacaklının icra dosyasındaki asıl alacak miktarı ile sınırlı olmak üzere dava konusu yapılan taşınmaz üzerinde cebri icra yetkisi verilmesi gerektiği-
Şikayete konu taşınmaz haciz karar tarihinde tasarrufun iptali davasının davalı .................... adına kayıtlı olduğundan ve ............... Bölge Adliye Mahkemesi’nin sayılı tasarrufun iptali ilamı ile davanın kabulü ile davalı 3. kişi ...............’ye yapılan satışın iptaline karar verildiğinden taşınmazın haciz karar tarihi itibariyle şikayetçi adına kayıtlı olmadığının ve haczin geçerli olduğunun kabulü gerektiğinden mahkemece şikayetin bu gerekçe ile reddi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Davalılar arasında usul füru ilişkisi bulunması ve satış bedeli ile rayici arasında bir misli fark olması nedeniyle tasarrufların İİK m.278 ve 280 uyarınca iptaline, İİK m. 283/2 uyarınca taşınmaz bedeline isabet eden miktarın davalı üçüncü kişiden tahsiline karar verilmesi gerektiği, bedelden borçlunun da sorumlu tutulmuş olmasının hatalı olduğu-
TBK'nın 19. maddesine göre açılmış muvazaalı işlemin iptali istemi-
Uyuşmazlığın, 2004 sayılı İcra İflas Kanu'nun 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkin olduğu-
Dava konusu olup muvazaalı devredildiği iddia edilen araç dava tarihinde davalılar adına kayıtlı olmadığından, yani dava tarihinden önce davalı tarafından dava dışı kişiye satıldığından, TBK m. 19'a dayalı olarak satış işleminin iptali istemiyle açılan davanın bedelin tazminine dönüştürülmesi mümkün olmadığı, davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği-
Borçlu ile davalı 3. kişi daha önceden ortak olduklarından davalının borçlu şirketin mali durumu ile alacaklıları ızrar kastını bilebilecek kişilerden olduğunun anlaşıldığı-