Tasarrufun iptâli davasına konu olan malın üçüncü kişinin elinden çıkmış olması ve malı elinde bulunduran kimse için -kötüniyetli olduğu kanıtlanamadığı için- iptâl isteminde bulunulmaması ya da bu istemin reddedilmesi halinde, üçüncü kişi hakkında malın elinden çıktığı tarihteki değerine hükmedileceği yani bu durumda "iptâl davası"nın "eda (bedel) davası"na dönüşmüş olacağı, bu aşamada mahkemece ayrıca hükmedilen miktara -icra takibinde asıl alacağa faiz yürütülmekte olduğundan- dava tarihinden itibaren faize hükmedilemeyeceği–
İptâl isteminin kabul edilmesi halinde, "dava konusu tasarrufun tümünün iptâline" değil, "takip konusu alacak ve fer'ileri (faizleri) ile sınırlı olarak" (takip konusu alacak ve er'ilerine yetecek oranda) "tasarrufun iptâline" (ve davacı alacaklıya dava konusu taşınmaz/taşınır üzerinde haciz ve satış isteme yetkisinin tanınmasına) şeklinde karar verilmesi gerekeceği-
Tasarrufun iptâline ilişkin 28.01.1993 tarihli mahkeme kararı 27.08.2005 tarihinde tebliğe çıkartılmış olup davalı temyiz dilekçesinde "karardan itibaren 10 yıllık sürenin geçtiğini ve davanın zamanaşımına uğradığını" belirttiğinden ve temyize konu davada hükümden sonraki 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu anlaşıldığından, zamanaşımını kesen ödeme ve diğer sebeplerin olduğunun ileri sürülmesi halinde bu hususların mahkemece soruşturulması ve incelenmesi gerektiğinden kararın bozulması gerektiği-
İİK. 277 vd. maddelerine dayalı tasarrufun iptâli davası sonucunda alınmış olan ilamların -tasarrufun iptâli davası taşınmazın aynına ilişkin bir dava olmadığından- kesinleşmeden takip konusu yapılabileceği (Bu ilam kesinleşmeden, icra müdürlüğüne sunularak, ilam konusu taşınmazın haczinin, kıymet takdirinin ve satışının istenebileceği, ilamda yazılı avukatlık ücreti ve yargılama giderlerinin ödenmesi için takip yapılabileceği)–
Davacının amacının, tapunun iptâli değil, alacağına kavuşmak olduğu- Bu bakımdan alacaklının borçludan alacağının tahsilinin sağlanması için, İİK. 283. maddesi gereğince "satış sözleşmelerinin ve kayıtların iptâllerine gerek kalmaksızın, dava konusu taşınmazın haciz ve satışının istenebilmesi" yönünde hüküm kurulması gerekeceği- Bu yön gözetilmeden "tapunun iptâline" karar verilmesinin doğru olmadığı-
Tasarrufun iptali davalarında, borçlu ile işlemde bulunmuş olan üçüncü kişinin, satın aldığı malı elinden çıkarmış ve dördüncü kişinin "iyiniyetli" olması halinde, üçüncü kişinin -elinden çıkardığı malın, elden çıktığı tarihteki değeri oranında ve davacı alacaklının alacak ve fer'ileri ile sınırlı olarak- tazminata mahkum edilmesi, dördüncü kişinin "kötüniyetli" olduğunun kanıtlanması halinde ise; mahkemece "tasarrufun iptaline" karar verilmesi gerekeceği–
Tasarrufun iptâli davasına konu olan malın, davalı-üçüncü kişinin elinden çıkarılmış olması ve malı elinde bulunduran kimse için- kötüniyetli olduğu kanıtlanmadığı için- iptâl isteminde bulunulmaması ya da bu istemin reddedilmesi halinde mahkemece "dava konusu taşınmazın/taşınır elden çıkarıldığı ... tarihdeki -keşif sonucu belirlenen- gerçek değeri olan ... Liranın (davacının icra takibine konu alacağının asıl ve eklentilerini geçmemek üzere) davalıdan tahsiline" şeklinde karar verilmesi gerekeceği-