Keşidecinin lehtara karşı açtığı «olumsuz tesbit» (senet iptali) davasında -«dava konusu senedin takibe konulmaması» ya da «icra takibinin durdurulması» konusunda- mahkemeden aldığı «ihtiyati tedbir» ya da -dava sonunda aldığı- «iptal» (borçlu olmadığının tesbiti) kararının, o davada taraf olarak yer almamış olan iyiniyetli senet hâmiline (takip alacaklısına) etkili olmayacağı (ona karşı hüküm ifade etmeyeceği)—
Rehin cirosu ile senedi elinde bulunduran bankaya karşı, poliçeden (bonodan) sorumlu olanların, kendileri ile ciranta arasında doğrudan doğruya mevcut olan ilişkiye dayanan defileri ileri süremeyecekleri—
Senet arkasına yazılan ve «kalan borcun miktarını» veya «borcun kısmen tamamen ödendiğini» belirten yazının -altında alacaklının imzası bulunmasa bile- alacaklıyı bağlayacağı—
İcra mahkemesi kararının cevapla temyiz edilebileceği—
Borçlunun, takip dayanağı senedi «kendi adına değil, temsilcisi olduğu şirket adına imzaladığını» ileri sürmesi halinde, bu hususun araştırılması gerekeceği—
Borcun takipten sonra ödenmiş olması halinde, vâde tarihinden, ödeme tarihine kadar işleyecek faiz (ve icra giderlerinden) borçlunun sorumlu olacağı—
Senedin bedelsiz kaldığı» hususunun ancak yazılı belge ile kanıtlanabileceği—
«İtirazın reddine» ilişkin kararın temyizinin -İİK. 364’e göre daha özel nitelikte bulunan İİK. 169a/son uyarınca- satış dahil hiçbir icra işlemini durdurmayacağı—
Tahrif edilmiş belgenin o şekliyle ödeme belgesi olarak kabul edilemeyeceği, belgeye sonradan eklenen yazılar (belgenin tahrif edilmiş kısmı) üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılması gerekeceği—
İbraname içeriğine göre,«borçlunun itirazının kısmen veya tamamen kabulüne» karar verilmesi gerekeceği—