Borçlunun, «alacaklının iyiniyetli hamil olmadığı» iddiasının, icra mahkemesince araştırılması gerekeceği—
İİK 169/a gereğince «itirazın kabulüne ve takibin durdurulmasına» karar verilebileceği, «takibin iptaline» karar verilmeyeceği—
Keşidecinin, lehtar aleyhine açtığı menfi tesbit davasının, hamilin keşideci aleyhine yaptığı takibi etkilemeyeceği (bu nedenle, lehtar aleyhine açılan menfi tesbit davasının, takibe yönelik borca itiraz davasında bekletici mesele yapılamayacağı)—
İİK. 67’de inkâr tazminatı talebi için bir süre öngürülmemiş olduğundan son oturumda dahi tazminat istenebilir mi? Bu durumda «iddianın (savunmanın) genişletilmesi yasağı» sözkonusu olur mu?–
İtirazının kaldırılması istemli davada yargılamanın her aşamasında icra inkar tazminatı istenebileceği-
Takip konusu senetlerin, kendilerini (şirketlerini) temsile yetkili olmayan kişiler tarafından imza edilmiş olduğu»nun borçlu şirket (kooperatif) tarafından ileri sürülmesi halinde, bu hususun icra mahkemesince araştırılması gerekeceği—
PTT tarafından yapılan icra tebliğleri, aksi kanıtlanıncaya kadar geçerli olduğundan, hem «borca itiraz» da hem de «tebligatın usulsüz olduğunu» belirterek -ayni dilekçede- şikayette bulunan borçlunun, «tebligatı alan kişinin, kendisi ile ayni çatı altında oturmadığına» ilişkin delillerini icra mahkemesine sunmaması halinde, itirazının reddi gerekeceği—
İcra mahkemesinin, süresinde yapılmış bir şikayet olmadan kendiliğinden «tebligatın usulsüz yapılmış olduğunu» dikkate alamayacağı—
Borcun daha az olduğunu» iddia eden borçluların, bu iddialarını İİK. 169/a-I’e uygun biçimde -yazılı belge ile- kanıtlamaları gerekeceği—
Borçlunun itirazının «borca itiraz» niteliğini taşımaması halinde, reddinden dolayı, alacaklı lehine tazminata hükmedilemeyeceği—