Ölü kişi hakkında takip yapılamayacağı gibi, bu şekilde başlatılan bir takibin mirasçılara da yöneltilemeyeceği– (Not: 6100 sayılı yeni HMK’ nun 124/4 maddesindeki “dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hakim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir.” şeklindeki yeni düzenleme nedeniyle, kararların bu kısmı önemini yitirmiştir…) Çek düzenlemek için açıkça yetki verdiği (ancak bono düzenlemeye yetki vermediği) görülmekle çeklerle ilgili olarak borçlunun tirazının reddine karar verilmesi gerektiği-
Borçlu mirasçının «takip dayanağı bononun keşide tarihinde keşideci murisin hukuki ehliyetinin bulunmadığı» yönündeki şikayetinin kabul edilerek, takibin iptali halinde -İİK. 169a/VI, c: 1 uyarınca- alacaklı «kötü niyetli» veya «ağır kusurlu» kabul edilemeyeceğinden, alacaklı aleyhine % 20 oranında tazminata hükmedilemeyeceği—
Senedin alacak miktarını gösteren kısmında tahrifat yapıldığının anlaşılması halinde senedin tahrif edilmeden önceki şeklinin geçerli olacağı ve icra mahkemesince, «takibin tümünün» değil «sahtelik yapılan kısmının» iptaline karar verilmesi gerekeceği—
İİK.’nun 169a/VI maddesi uyarınca borçlunu tazminatla sorumlu tutulabilmesi için “takibin geçici olarak durdurulmasına” icra mahkemesince karar verilmiş olması gerekeceği-
«Takip dayanağı senette sahtekarlık (tahrifat) yapılmış olduğu» konusunda, borçlu tarafından yapılan şikayet üzerine, alacaklı hakkında ceza mahkemesinde «kamu davası» açılmış olması ve borçlunun bu davaya kişisel hak bakımından katılıp, takibin iptalini» istemiş olması halinde, HUMK’nun 317. maddesi çerçevesinde -yani; bu davada «tanıkların dinlenmesine ve/veya bilirkişi incelemesi yapılmasına» karar verilmişse- icra mahkemesince «takibin durdurulmasına» karar verilip, «açılan bu davanın sonucunun bekletici mesele yapılmasına» karar verilmesi gerekeceği (Hemen belirtelim ki; yeni 6100 Sayılı HMK.nun 209. maddesinde tamamen farklı bir düzenleme kabul edilmiş olup buna göre "adi bir senetteki yazı veya imza inkar edildiğinde, bu konuda bir karar verilnceye kadar, o senet herhangi bir işleme esas alınamaz" (HMK.209/1) denilmiş olduğundan, sadece sahtelik iddiasında bulunulması ile o senede dayalı icra takibi kendiliğinden duracaktır.)
İİK.’nun 169/VI maddesi uyarınca borçlunun itirazının esasa ilişkin nedenlerle kabulü ve alacaklının da kötüniyetli veya ağır kusurlu bulunması halinde, takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesi gerekeceği-
Borçlunun icra mahkemesine «borca itiraz»da bulunmasından sonra alacaklının icra takibinden feragat etmesi -veya borçlunun itirazından vazgeçmesi- nedeniyle mahkemece «borca itirazın kabulüne» karar verilmiş olması halinde -mahkemece işin esasına ilişkin bir inceleme yapılmaksızın, böyle bir karar verilmiş olduğundan- İİK. 169a/VI uyarınca ayrıca borçlu (alacaklı) lehine inkar tazminatına hükmedilemeyeceği—
«Yetki itirazını kabulü» halinde mahkemece «takibin yapıldığı icra dairesinin yetkisizliğine, icra dosyasının yetkili .... icra dairesine gönderilmesine» şeklinde karar verilmesi gerekeceği («Takibin yetki yönünden iptaline», «yetki itirazı nedeniyle ödeme emrinin yetki yönünden iptaline», «mahkemenin yetkisizliğine...» şeklinde karar verilemeyeceği)—
İİK. 169a/VII uyarınca borçlunun -«borca itirazın reddi» kararından sonra- menfi tesbit ve istirdat davası açması halinde sadece hükmolunan tazminatın tahsilinin dava sonuna kadar erteleneceği, icra mahkemesinde yer alan «vekalet ücreti alacağı»nın tahsilinin ise ertelenmeyeceği—