Bononun «yetkili icra dairesi»ni gösteren kısmının sonradan doldurulmuş olmasının -bu kısmın anlaşmaya aykırı doldurulduğu borçlu tarafından (yazılı olarak) kanıtlanmadıkça- bonodaki yetkili icra dairesinin geçerliliğine etkili olmayacağı- (Not: 6100 s. HMK.'nun 17. maddesindeki yeni düzenlemeyle tacirler veya kamu tüzel kişileri dışındaki kimselerin kendi aralarında yetki sözleşmesi yapmalarının kabul edilmemiş olduğu ve aksi kararlaştırılmadıkça takibin sadece burada yapılabileceği)-
Senedin «tanzim tarihi», «vade», «keşide yeri» ve «alacak miktarı» kısmının açık (boş) bırakılarak (bu kısımların daha sonra alacaklı tarafından doldurulacağı kabul edilerek) alacaklıya teslim edilebileceği, bu durumun senedin geçerliliğine etkili olmayacağı, borçlunun «senedin boş bırakılmış kısımlarının anlaşmaya aykırı olarak doldurulmuş olduğunu» yazılı belge ile kanıtlayabileceği—
Borçlunun «borca itiraz»ının «şikayet» olarak nitelendirilip, duruşma açılmadan «evrak üzerinde» karar verilemeyeceği?
«Ödeme itirazı»nın -İİK. 169/a-I, c: 2’de öngörüldüğü biçimde- «resmi veya imzası ikrar edilmiş bir belge» ile ispat edilebileceği—
İİK. 169a/VI, c: 1 uyarında borçlu lehine, takip konusu alacağın % 20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilebilmesi için «borçlunun itirazının esasa ilişkin nedenlerle» icra mahkemesince kabul edilmiş olması -ve «icra takibinin muvalekaten durdurulmuş olması»- gerekeceği, «zamanaşımı def’i» bu fıkra kapsamına girmediğinden, borçlunun zamanaşımı, def’i kabul edilerek takibin iptaline karar verilen durumlarda ayrıca borçlu def’ine tazminata hükmedilemeyeceği?
«Aval» ile «kefalet»in, birbirinden farklı olduğu; «kefalet»in fer’i nitelikte olmasına karşın aval’in bağımsız ve asli bir nitelik taşıdığı, aval verenin, lehine aval verilenin ileri sürülebileceği ve senedin şekline ilişkin olanlardan başka geçersizlik sebeplerini def’i veya itiraz olarak alacaklıya karşı ileri süremeyeceği, buna karşın kefilin asıl borçluya ait kişisel def’ilerden yararlanabileceği- Bono üzerine kefil ibaresi konmuş olsa dahi, bunun «aval» olarak nitelendirileceği ve aval verenin bononun diğer borçlusu ile birlikte müteselsilen sorumlu olacağı—
«Harca tabi davalarda, dava harcın ödendiği tarihte açılmış sayılacağı»ndan borçlunun itiraz (şikayet) süresi olan 5 gün geçmeden harcını yatırarak icra mahkemesine başvurmuş olması gerektiği—
«Borca itirazın reddi» kararı ile birlikte alacaklı lehine % 40’dan (şimdi; %20'den) aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilebilmesi için daha önce icra mahkemesince «icra takibinin muvakkaten durdurulmasına karar verilmiş olması gerektiği—
Mahkemece imzası inkar edilmeyen «ibra belgesi»ne dayanılarak -İİK. 169/a-IV, c: 1 uyarınca- «takibin durmasına» karar verilmesi gerekeceği—