«Zamanaşımı def»inin senet metninden anlaşılan itiraz sebeplerinden olduğu; alacaklı tarafından bonoya dayanılarak «genel haciz yoluyla» takip yapılmış olması ve icra dairesine süresi içinde borca itiraz etmiş olan borçlunun bu itirazında «zamanaşımı itirazı»nda bulunmamış olması halinde, alacaklının icra mahkemesinden «itirazın kaldırılması»nı istemesi durumunda borçlunun itirazın kaldırılması duruşmasında -ilk oturumda zamanaşımı itirazında bulunabileceği—
«Ödeme itirazı»nın -İİK. 169/a-I, c: 2’de öngörüldüğü biçimde- «resmi veya imzası ikrar edilmiş bir belge» ile ispat edilebileceği—
İİK. 169a/VI, c: 1 uyarında borçlu lehine, takip konusu alacağın % 20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilebilmesi için «borçlunun itirazının esasa ilişkin nedenlerle» icra mahkemesince kabul edilmiş olması -ve «icra takibinin muvalekaten durdurulmuş olması»- gerekeceği, «zamanaşımı def’i» bu fıkra kapsamına girmediğinden, borçlunun zamanaşımı, def’i kabul edilerek takibin iptaline karar verilen durumlarda ayrıca borçlu def’ine tazminata hükmedilemeyeceği?
Limited şirketlerde, şirket adına imza yetkisine sahip olanların şirket ünvanını tam olarak ilave etmeye mecbur olduğu; takipte borçlu olarak gösterilmiş olan kişinin şirket unvanının üzerine kendi ad ve soyadını yazmak suretiyle takip konusu senedi ciro etmiş olması halinde -senedi ayrıca kendi adına da ciro ettiği hususunda senette bir kayıt bulunmadığından- ciroyu imzasının limited şirket adına atıldığının kabulü gerekeceği, ancak; bu kişinin şirketin yetkili temsilcisi durumunda olmaması halinde, yapılan ciro şirketi bağlamayacağından, ciroyu imzalamış olan kişinin şahsen senet bedelinden sorumlu olacağı—
İİK. 169 ve 169a maddelerine göre yapılan «borca itiraz»ın HUMK. 178’de (şimdi; HMK. 118'de) öngörülen- «dava» olmaması nedeniyle, itiraz dilekçesinde HUMK’nun 179. (şimdi; HMK'nun 119.) maddesinde öngörülen koşulların bulunmasının zorunlu olmadığı (bu nedenle borca itiraz dilekçesinde; alacaklı ve vekilinin kimliklerinin belirtilmemiş olması, dilekçede senet lehtarının yanlış belirtilmiş olması, alacaklının/borçlunun isminin yanlış yazılmış olmasının alacaklının «karşı taraf» olarak gösterilmemiş olmasının dilekçenin reddine» neden olmayacağı)—
«Borca itiraz» üzerine icra mahkemesince «itirazın yargılamayı gerektirdiği»nden bahisle işin esasına girilmeden «borca itirazın kabulü»ne karar verilmesi halinde alacaklının ayrıca inkar tazminatı ile sorumlu tutulamayacağı—
Borçlunun itirazının İcra mahkemesince ancak esasa ilişkin nedenlerle kabulü halinde -ve kötüniyeti veya ağır kusuru bulunan- alacaklının, borçlunun talebi üzerine takip konusu alacağın %20'sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edileceği-
Borçlu tarafından takip konusu borçla ilgili olarak takipten önce ancak vadeden sonra yapılmış olan ödemelerin -BK. 84 (şimdi; TBK. mad. 100) uyarınca- öncelikle ve doğrudan doğruya «faiz» ve «masraflar»dan düşüleceği—
İİK. 169/a-III uyarınca alacaklıya gönderilen davetiyede «duruşmaya gelinmediği taktirde icra takibinin geçici olarak durdurulmasına karar verileceği» ihtiranın yazılı olmaması halinde, alacaklının davetiyeye rağmen duruşmaya gitmemesi üzerine icra mahkemesince «alacağın itiraz edilen kısmı için icra takibinin geçici olarak durdurulmasına karar verilemeyeceği—