İİK. 278-280'de iptâl edilebilecek tüm tasarrufların sayılarak belirtilmemiş olduğu, bunların tayinin hakiminin takdirine bağlı olduğu, dava dilekçesinde İİK'nun 278, 279 ve 280. maddelerinden hangisine dayanıldığının belirtilmesinin zorunlu olmadığı, dilekçede bu maddelerden birisi gösterilmiş olsa bile mahkemenin bununla bağlı olmadığı, kendiliğinden olayı İİK. 280 bakımından değerlendirerek, varacağı sonuç çerçevesinde uyuşmazlığı çözmek zorunda olduğu–
Davalı üçüncü kişiler ile borçlunun aynı küçük ilçede bulunmalarından dolayı birbirlerinin durumunu bilebilecek konumda bulunmaları ve aynı günde 11 adet taşınmazın birlikte satılmasının hayatın olağan akışına uygun düşmeyeceğinden, borçlu tarafından davalı üçüncü kişilere yapılmış olan tasarrufların iptâline karar verilmesi gerekeceği–
Haciz tutanağında "borçlunun başka haczi kabil bulunmadığı"nın belirtilmiş olması halinde, düzenlenen haciz tutanağının "geçici aciz belgesi" niteliğinde olacağı–
Dosya arasında bulunan ikinci alacaklılar toplantı tutanağından, alacaklılar toplantısının yasada aranan çoğunlukla toplandığını, alınan kararların usul ve yasanın aradığı koşulları taşıdığı anlaşılmakla, temyiz eden davalı vekilinin temyiz itirazlarının yerinde görülmediği ve reddi gerektiği-
Bir ticari işletmenin veya işyerindeki mevcut ticari emtianın tamamının veya önemli bir kısmının -örneğin; borçlu şirketin tek malvarlığı olan taşınmazının ya da borçlu şirket adına kayıtlı iki kamyonun veya borçluya ait bir otobüsün devir veya satışı halinde davalı satın alanların, borçlunun ızrar kastını bildiklerinin karine olarak kabul edileceği, alacaklı lehine olan bu karinenin aksinin borçlu tarafından kanıtlanması gerekeceği-
Davalı üçüncü kişinin oğlunun borçlunun kız kardeşi ile evli olduğunun anlaşılması halinde borçlu tarafından davalı üçüncü kişiye satılan daireye ilişkin tasarrufun iptaline karar verilmesi gerekeceği- Tasarrufa konu taşınmazın tapuda belirtilen (gösterilen) satış bedeli ile, taşınmazın tasarruf tarihindeki -serbest piyasa rayicine göre- belirlenen gerçek değeri arasında bir misli veya daha fazla fark bulunması halinde "edimler arasında fahiş farkın bulunduğu"nun kabulü gerekeceği– (Dava konusu taşınmazın tapuda gösterilen satış değeri ile keşfen saptanan satış tarihindeki gerçek değeri arasında fahiş (bir misli) fark bulunması halinde, yapılan bu tasarrufun "bağışlama" hükmünde olup İİK.nun 278/III-2 maddesi gereğince mutlak olarak iptâle tabi olacağı)–
Davalı üçüncü kişi ile borçlunun aynı okulda yönetici olarak çalıştıklarının saptanması halinde borçlu tarafından davalı üçüncü kişiye satılan taşınmazlara ilişkin tasarrufun iptâline karar verilmesi gerekeceği