Borçlunun (vekilinin) icra mahkemesine verdiği dilekçede “gecikmiş itirazdan” söz etmesinin sonuca etkili olmadığı, çünkü HMK’ nın 33. maddesi gereğince hukuki sebebi ve uygulanacak yasa maddesini belirlemenin hakimin görevine giren bir konu olduğu; ödeme emrinin tebliğindeki usulsüzlüğün gecikmiş itiraz nedeni olarak kabul edilemeyeceği, tebligatın usulsüz olarak yapılmış olduğu sonucuna varılması halinde Tebligat Kanunun 32. maddesi çerçevesinde tebliğ tarihinin düzeltilmesiyle yetinileceği-
HUMK’un 76. maddesi (şimdi; HMK. 33) uyarınca hukuki tavsif hakime ait olduğundan mahkemeye verilen dilekçede borçlu (vekili) tarafından ‘gecikmiş itiraz’ deyiminin kullanılmış olmasının sonuca etkili olmayacağı mahkemece bu başvurunun ‘tebligat usulsüzlüğüne ilişkin şikayet olarak değerlendirilmesi gerekeceği–
Engelin kalktığı tarihten itibaren 3 gün geçtikten sonra mazeretini gösterir delillerle birlikte itiraz sebeplerini icra mahkemesine bildirmiş olan borçlunun yaptığı başvurunun “süre aşımı nedeniyle” reddine karar verilmesi gerekeceği-
Gecikmiş itiraz başvurusunun icra dairesine değil icra mahkemesine yapılması gerekeceği- Tebliğ tarihinde yurtdışında olduğunu ileri süren borçlunun mazeretini gösterir delillerini gecikmiş itiraz talebi ile birlikte bildirilmemesi halinde gecikmiş itiraz talebinin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Yurda giriş yaptıktan sonra 3 gün içinde icra mahkemesine başvurup itirazını bildirmiş olan borçlunun, kanunda belirtilen gecikmiş itiraz hakkını kullanmış sayılacağı-
«Usulsüz tebliğ»in, «gecikmiş itiraz» nedeni yapılamayacağı «gecikmiş itiraz» yoluna başvurulabilmesi için, «tebligatın usulüne uygun olarak borçlu yerine tebligatı alabilecek kişilere yapılmış olmasına rağmen, borçlunun bir engel nedeniyle tebligattan haberdar olmayıp, süresi içinde ödeme emrine itiraz edememiş olması» gerektiği, bu nedenle «usulsüz tebligat» halinde «gecikmiş itiraz» yoluna değil «şikâyet» yoluna başvurulması gerekeceği–