Borçlunun (vekilinin) icra mahkemesine verdiği dilekçede “gecikmiş itirazdan” söz etmesinin sonuca etkili olmadığı, çünkü HMK’ nın 33. maddesi gereğince hukuki sebebi ve uygulanacak yasa maddesini belirlemenin hakimin görevine giren bir konu olduğu; ödeme emrinin tebliğindeki usulsüzlüğün gecikmiş itiraz nedeni olarak kabul edilemeyeceği, tebligatın usulsüz olarak yapılmış olduğu sonucuna varılması halinde Tebligat Kanunun 32. maddesi çerçevesinde tebliğ tarihinin düzeltilmesiyle yetinileceği-
Ödeme emrinin tebliğ edildiği tarihte iddia ettiği gibi yurtdışında olmayıp, Türkiye’de bulunduğu saptanan borçlunun gecikmiş itiraz talebinin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Borçlunun tebligatın yapıldığı sırada seyahatte olduğu iddiasının, gecikmiş itiraz nedeni olarak kabulü gerekeceği-
Gecikmiş itirazdan bahsedilmesi için tebligatın usulüne uygun olarak yapılmış olması, ancak muhatabın (borçlunun) bir engel nedeniyle süresinde ödeme emrine itiraz edememiş olması, mazeretini gösteren delillerle birlikte esasa ilişkin itirazlarının ve dayanaklarının engelin kalktığı günden itibaren 3 gün içinde icra mahkemesine bildirmesinin zorunlu olduğu-
‘Gecikmiş itiraz’dan söz edilebilmesi için, tebligatın usulüne uygun olarak yapılmış olmasına rağmen borçlunun bir engel nedeniyle süresi içinde ödeme emrine itiraz edememiş olması gerektiğinden, ödeme emrinin Tebligat Kanununun 21. maddesine uygun olarak tebliğ edilmesi üzerine borçlu o sırada yaz tatilinde köyde bulunduğundan borçlunun başvurusunu gecikmiş itiraz olarak değerlendirilerek tüm delillerinin toplanıp ulaşılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği–
Ödeme emri tebliğindeki usulsüzlüğün, gecikmiş itiraz nedeni yapılamayacağı-
Borçlunun mahkemeye verdiği dilekçede “gecikmiş itiraz” deyimini kullanmış olmasının –hukuki nitelendirme hakime ait olduğundan- yapılan başvurunun “şikayet” olarak değerlendirilmesine engel teşkil etmeyeceği–