Borçlu adına elektronik tebligat adresinin, Vakıflar Genel Müdürlüğünce alınıp aktive edildikten sonra, hesap adresinin kendi sitesinde ilan edildiği ve borçluya e-posta yoluyla bilgi verildiği şeklinde cevap verilmiş ise de, buna dair yazılı belge bulunmamakla birlikte, e-posta yoluyla bildirim yapılmasının usulsüz olduğu- Ödeme emri tebliği usulüne uygun olmadığından, gecikmiş itirazın koşullarının oluşmadığı ve usulsüz tebliğin öğrenme tarihinin belirlenerek tebliğ tarihinin bu tarih olarak belirlenmesi gerektiği-
Dava dilekçesi incelendiğinde borçlunun açıkça gecikmiş itirazda bulunduğunun, tebliğ tarihinden önce yurt dışına çıktığının ve mahkemeye başvuru tarihi itibari ile de ülkeye dönüş yapmadığının, ödeme emrinin ise şeklen TK’nun 21/1 maddesine göre usulüne uygun olduğunun görüldüğü, gecikmiş itiraz için gösterilen yurt dışında bulunma mazeretinin "işte" şerhi taşıyan tebligatın usulsüzlüğü olarak yorumlanmasının kabulünün mümkün olmadığı, borçlu İİK 65. maddesinden bahsederek gecikmiş itirazını da (yetki itirazı) icra mahkemesine yapmış olduğundan talebin bu kapsamda tavsifinin gerekeceği, o halde, Bölge Adliye Mahkemesince, usulüne uygun ödeme emri tebliğinin varlığı kabul edilerek gecikmiş itiraz koşulları kapsamında alacaklının istinaf sebepleri incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Resmi kayıtlara göre borçlunun 30.04.2022 tarihinde yurda giriş yaptığı, 3-4 Mayıs 2022 tarihlerinin Ramazan Bayram'ı nedeniyle resmi tatil olduğu, borçlunun gecikmiş itiraz başvurusunun Uyap havale tarihine göre 05.05.2022 tarihinde ve süresinde olduğu anlaşıldığından, İlk Derece Mahkemesince, gecikmiş itirazın esasının incelenmesi gerekirken süre aşımı nedeniyle ret kararı verilmesinin isabetsiz olduğu-
Gecikmiş itirazın ön koşulunun usulüne uygun bir tebligatın varlığı olduğu- Tebligat Kanunu'nun 16. maddesine göre usulüne uygun ödeme emrinin tebliği üzerine, ödeme emrinin tebliğ edildiği tarihte yurt dışında olduğundan bahisle borca ve yetkiye ilişkin gecikmiş itirazda bulunan borçlunun itirazının bu doğrultuda incelenmesi gerektiği- Usulsüz tebligat şikayetinin kabulü ile tebliğ tarihinin düzeltilmesine karar verilmesinin hatalı olduğu-
Gecikmiş itirazdan bahsedebilmek için ödeme emri tebliğ evrakının usulüne uygun tebliğ edilmesi gerektiği- Davacı borçlunun iş yeri adresine çıkartılan ödeme emri tebliğ evrakının, muhatabın geçici olarak çarşıda olması nedeniyle muhatapla aynı konutta oturan görünüşe göre 18 yaşını bitirmiş ve ehliyetli olan daimi işçisi ............ imzasına tebliğ edildiği, tebligatı olan borçlunun işçisi olmasına rağmen tebliğ evrakında konut diye bahsedilmesi sebebiyle tebliğ işleminin usulsüz olduğu, Tebligat Kanununun 32. maddesine göre tebliğ, usulüne aykırı yapılmış olsa bile muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılacağından, mahkemece şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Gecikmiş itirazın ön koşulunun, usulüne uygun bir tebligatın yapılmış olması olduğu- Tebliğ memuru, muhatabın adreste bulunmama sebebini, adresinden geçici mi yoksa sürekli mi ayrıldığını, tevziat saatlerinden sonra adresine dönüp dönmeyeceğini, dönecekse ne zaman döneceğini ilgili kişilerden sorup tespit ve tevsik edilmeden ve haber verilen komşunun kim olduğu açık bir şekilde tespit edilmeden yapılan tebligatın, bu hali ile 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesi ile Tebligat Yönetmeliği'nin 30 ve 35. maddeleri hükümlerine uygun yapılmadığı anlaşıldığından usulsüz olduğu, bu durumda uyuşmazlığın İİK'nın 65. maddesinde yer alan gecikmiş itiraz kurallarına göre değil, 7201 sayılı Kanun'un 32. maddesine göre çözümlenmesi gerekeceği- Borçlunun şikayet dilekçesinde, ayrıca gecikmiş itiraz deyimini de kullanmış olması, HMK’nın 33. maddesi uyarınca hukuki tavsifin hakime ait olması nedeniyle sonuca etkili olmayıp, başvurunun bu hali ile 7201 sayılı Yasa'nın 32. maddesine dayalı tebligat usulsüzlüğü şikayeti olduğu-
Ödeme emrinin tebliği tarihinde yurt dışında bulunduğu anlaşılan borçlunun kusuru olmaksızın yedi günlük hak düşürücü süre içinde ödeme emrine itiraz edemediği olayda; borçlunun yurda giriş yaptığı ve engelin ortadan kalktığı tarihten itibaren üç günlük süre içinde gecikmiş itirazını İcra Mahkemesine bildirdiğinden, itirazın esasının incelenmesi gerektiği-
Gecikmiş itiraz başvurusunda bulunabilmek için her şeyden önce usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş bir tebligat evrakının bulunması gerekeceği- Tebligat Kanunun 21/1. maddesine göre yapılan tebligatta, tebliğ tarihi itibariyle borçlu müşterek hane /tebliğ adresinden mahkeme kararı ile 1 ay uzaklaştırıldığından ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğunun görüldüğü, o halde, mahkemece uyuşmazlığın ödeme emri tebliğ işleminin usulsüzlüğüne ilişkin şikayet kapsamında değerlendirilmesi, şikayetin ıttıla tarihinden itibaren İİK'nun 16/1. maddesinde öngörülen sürede ileri sürülmüş olması halinde kabulü ile ıttıla tarihine göre tebliğ tarihinin düzeltilmesi, şikayetin süresinde olmadığının tespiti halinde ise şikayetin süre nedeniyle reddi gerekeceği-
Alacaklının kira alacağının tahsili amacıyla tahliye talepli başlattığı ilamsız icra takibinde -05.07.2014 tarihli 900,00TL, 05.08.2014 tarihli 900,00TL ile ekli kira sözleşmesi içeriğine göre bakiye kalan 1.456,00TL- kira alacağının ve borçlunun tahliyesinin talep ettiği, borçlunun ödeme emrine itiraz etmediği, alacaklı vekilinin icra mahkemesine başvurarak borçlunun 1800 TL ödediğini, bakiye kalan kira alacağının ödemediğini ve borçlunun temerrüde düştüğünü ileri sürerek kiralanandan tahliyesini talep ettiği uyuşmazlıkta, borçlu kiracının, süresi içinde ödeme emrine itiraz etmediği için, ödeme emri ile istenen kira borcu kesinleştiğinden, İİK. 269/a uyarınca, icra mahkemesince 30 günlük ihtar müddeti içinde takipte kesinleşen kira borcunun ödenip ödenmediğinin incelenmesi gerektiği- "Borçlu ödeme emrine itiraz etmese bile, icra mahkemesinde ödeme emri tebliğinden önceki ödemeleri ileri sürebileceği, icra mahkemesinin ihtarın haklı olup olmadığını inceleyebileceği, bu nedenle ödeme emri tebliğinden önce kira borcunun ödenip ödenmediğinin araştırılması gerektiği" gerekçesiyle direnme kararının ilave gerekçeler ile bozulması gerektiği şeklindeki görüşün HGK çoğunluğu tarafından benimsenmediği-
Gecikmiş itirazdan söz edebilmek için öncelikle usulüne uygun ödeme emri tebliği gerektiği- Borçlunun usulsüz tebligata ilişkin şikayetinin süreden reddine karar verilmişse de; borçlunun "ödeme emri tebliği ... tarihinde mahalle muhtarına tebliğ edilmiştir. Ancak itirazın son gününe kadar icra dairesine gelip itirazda bulunamadım...., ...ilçesinde bulunamadım...." şeklindeki beyanlarından usulsüz tebliğden haberdar olduğu sonucuna varılamayacağı- Ödeme emri tebliği usulsüz olup, borçlunun usulsüz tebligattan şikayet tarihinden önce usulünce öğrendiği hususu kanıtlanamadığından şikayetin süresinde olduğunun kabulü gerekeceği-