Tasarrufun iptali davalarının "ayni" değil "şahsi" davalar olduğu, davalılar arasında "mecburi dava arkadaşlığı bulunduğu, borçlu-davalı tarafından yapılan yetki sözleşmesinin, diğer davalı-üçüncü kişiyi de bağlayacağı, bu davalarda, HUMK'nun 13. maddesinin (şimdi; HMK.'nun 12. maddesinin)uygulanmayacağı, bu nedenle davacının bu davayı dilerse borçlunun, dilerse borçlu ile işlemde bulunan üçüncü kişinin yerleşim yerinde veya yetki sözleşmesinde öngörülen yerde açabileceği–
Tasarrufun iptali davasında, borçlu murisin mirasçılarının mirası red ettiklerinin ancak bu red işleminin iptali için dava açıldığının belirlenmesi halinde bu davanın sonucunun "bekletici mesele" yapılması gerekeceği–
Tasarrufun iptali davalarında, borçlu ile işlemde bulunmuş olan üçüncü kişinin, satın aldığı malı elinden çıkarmış ve dördüncü kişinin "iyiniyetli" olması halinde, üçüncü kişinin -elinden çıkardığı malın, elden çıktığı tarihteki değeri oranında ve davacı alacaklının alacak ve fer'ileri ile sınırlı olarak- tazminata mahkum edilmesi, dördüncü kişinin "kötüniyetli" olduğunun kanıtlanması halinde ise; mahkemece "tasarrufun iptaline" karar verilmesi gerekeceği–
6183 sayılı Kanunun 28/2. maddesine göre açılan tasarrufun iptali davalarında, "borçlu" ile "üçüncü kişi" arasında yapılan satışta, edimler arasında "aşırı fark" (tapudaki satış bedeli ile gerçek değeri arasında bir misli ya da daha fazla fark) bulunması ve bu farkın (ya da; taşınmazın tasarruf tarihindeki bilirkişilerce saptanan gerçek değerinin) ödendiğinin üçüncü kişi tarafından "yasal ve inandırıcı delillerle" kanıtlanamaması halinde, mahkemece, tasarrufun iptali davasının kabulüne karar verilmesi gerekeceği–
"İşbölümü itirazı"nın, "ilk itiraz"lardan olduğu, davalılar tarafından işbölümü itirazında bulunulmamış olması halinde, mahkemece kendiliğinden "gönderme kararı" verilemeyeceği– (NOT: Yeni TTK. mad. 5/(1)-3'e göre; ayrı asliye ticaret mahkemesi bulunan yerlerdeki asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, işbölümü ilişkisi değil, 'görev ilişkisi' haline gelmiştir.)
HUMK'nun 193. (şimdi; HMK'nun 20/1.) maddesi hükmüne göre; görevsizlik veya yetkisizlik kararı verildikten sonra, davacının karşı tarafa tebligat yaptırması gerekeceği– (Not: Yeni HMK. mad. 20 gereğince; davacının yetkisizlik/görevsizlik kararıın kesinleşmesinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkemeye başvurarak, dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi gerekir. Tebligatlar ise; dosya kendisine gönderilen mahkeme tarafından kendiliğinden yapılır.)