İcra mahkemesince, «icra takibinin yapıldığı icra dairesinin yetkisizliğine» karar verilmesi halinde, bu karara karşı temyiz süresinin sona erdiği veya Yargıtay’ın onama kararının tebliğ edildiği tarihten (yetkisizlik kararının kesinleşmesinden) itibaren alacaklının -HUMK. 193/II uyarınca- on gün içinde, «dosyanın yetkili icra dairesine gönderilmesini» istemesi (aksi taktirde -HUMK. 193/III uyarınca «takibin açılmamış sayılmasına» karar verilmesi) gerekeceği–
İİK. 68/I’de öngörülen belgelerden sayılmayan -ve «borç ikrarını içeren belge» niteliğinde bulunmayan- belgelerde yer alan alacakla ilgili takibe yönelik itiraz üzerine, «alacaklının itirazın kaldırılması isteminin reddine» karar verilmesi gerekeceği–
Takibe konu senetle ilgili olarak alacaklı hakkında ceza mahkemesinde açıldığı bildirilen «sahtekarlık davası»na ait dosyanın incelenerek; borçlunun kişisel hak bakımından ceza davasına müdahale ederek, senedin iptalini isteyip istemediği, ceza mahkemesince bilirkişi incelemesine ve tanık dinlenmesine karar verilip verilmediğinin araştırılarak, böyle bir kararın mevcut olması halinde, yürürlükten kalkmış olan 1086 s. HUMK. 317’ye göre, bu senet hakkında herhangi bir işlem yapılamayacağından, bu durumun «bekletici mesele» kabul edilip, «takibin durdurulmasına» karar verilmesi gerekeceği- (NOT: 6100 s. HMK. 209/1'de tamamen farklı bir düzenlemeyle "adi bir senetteki yazı veya imza inkar edildiğinde, bu konuda bir karar verilinceye kadar, o senet herhangi bir işleme esas alınamaz" denilmiş olduğundan, hakkında sahtelik iddiasında bulunulmuş olan senetle ilgili takibin durması için sadece sahtelik iddiasında bulunulmasıyla o senede dayalı icra takibi kendiliğinden duracaktır.)
İlamda faize hükmedilmemiş ve takip talebinde de asıl alacak yanında faiz talep hakkı saklı tutulmamışsa, alacaklının yeni bir takip ile faiz talep edemeyeceği, buna karşın ilamda faize hükmedilmişse önceki takipte faiz istenmemiş ve bu hususta talep hakkı saklı tutulmamış olsa bile, ilamda yazılı faiz için yeni bir takip yapılabileceği–
Madenlerin işletilmesinde 6309 sayılı Maden Kanununda değişiklik yapan 3213 sayılı Kanun uyarınca, üzerine haciz konulabilecek tesis, vasıta, alet ve malzeme ile çıkarılmış cevherlerin tesbiti için yerinde bilirkişi incelemesi aracılığıyla keşif yapılması gerekeceği–
İcra mahkemesince (tetkik merciince) verilen «ödeme emrinin iptaline» ilişkin kararın kesinleşmesi beklenmeden derhal uygulanması gerekeceğinden, bu karar uyarınca daha önce taşınmazın tapu kaydına konulan haczi kaldıran icra memurunun bu işleminde kanuna aykırılık bulunmadığından, icra icra mahkemesince daha sonra «haczin kaldırılmasına ilişkin kararın bozulmasına ve haczin devamına» karar verilse dahi, bu arada üzerindeki haciz kaldırılan taşınmazın satılmış olması nedeniyle zarar gören şikayetçi alacaklının Adalet Bakanlığı aleyhine açtığı tazminat davasının kabulüne karar verilemeyeceği–
«Sıra cetvelinin düzenlenmesinde takip hukuku kurallarının icra müdürlüğünce hatalı olarak uygulandığı»na yönelik şikayetlerin «sıraya ilişkin itiraz» niteliğini taşıması nedeniyle uyuşmazlığın icra mahkemesinde çözümleneceği—
Kira sözleşmesinin özel şartları arasında öngörülen 'savaş, tabii afet gibi sebepler olması ve buna ilişkin resmi belgenin ibrazı halinde, aylık kira bedelinin daha düşük ödeneceği'nin, öngörüldüğü hallerde, kiracının 'kiralananın deprem nedeniyle kullanılamaz hale geldiğini' iddia ederek kira bedelinin daha düşük ödenmesi gerekeceğini ileri süremeyeceği, sözleşmenin bu hükmünün yorumunun dar yetkili icra mahkemesince yapılamayacağı