Almanya ile Türkiye arasında karşılıklı olarak teminat yatırma zorunluluğunun ortadan kaldırılmış olduğu–
Taşınır mallara ilişkin istihkak davalarının; «davalının ikametgahının (yerleşim yerinin) bulunmadığı», «asıl icra takibinin yapıldığı», «haczi uygulayan icra dairesinin bulunduğu» veya «haczin uygulandığı yer ile eşyanın bulunduğu yerin farklı olması halinde, eşyanın bulunduğu» yerdeki icra mahkemesinde (tetkik merciinde) açılabileceği-
İcra mahkemesi kararları ‘kesin hüküm’ niteliğinde değil ise de kesinleşen bir kararın aynı konudaki diğer bir karara karşı ‘takip hukuku açısından’ ‘kesin hüküm’ sonucunu doğuracağına–
Borçlunun -«ödeme emri tebligatın usulsüz yapılmış olduğunu» ileri sürerek- «ödeme emrinin tebliğ tarihinin düzeltilmesini» istemekte hukuki yararının bulunduğu-
HUMK. 76’ya (şimdi; HMK. 33'e) göre hukuki nitelendirmeyi yapmak hakimin görevi olduğundan, dilekçede «gecikmiş itiraz»dan bahsedilmiş olmasının, uyuşmazlığın «usulsüz tebligat nedenine dayalı şikayet» olarak algılanıp çözüme kavuşturulmasına engel teşkil etmeyeceği–
En yüksek işletme kredisi faizinin, işletme kredisi veren Halk Bankası, Sınai Kalkınma Bankası gibi bankalardan sorularak ve bilirkişi incelemesi yaptırılarak saptanması gerekeceği–
İhalenin feshi istemi, medeni usul hukuku anlamında «dava» olmayıp, «şikayet» niteliğinde olduğundan, «karşı taraf»ın ‘yanlış gösterilmiş’ veya ‘hiç gösterilmemiş’ olmasının şikayetin reddine neden olmayacağı—
Takibe konu senetle ilgili olarak alacaklı hakkında ceza mahkemesinde açıldığı bildirilen «sahtekarlık davası»na ait dosyanın incelenerek; borçlunun kişisel hak bakımından ceza davasına müdahale ederek, senedin iptalini isteyip istemediği, ceza mahkemesince bilirkişi incelemesine ve tanık dinlenmesine karar verilip verilmediğinin araştırılarak, böyle bir kararın mevcut olması halinde, yürürlükten kalkmış olan 1086 s. HUMK. 317’ye göre, bu senet hakkında herhangi bir işlem yapılamayacağından, bu durumun «bekletici mesele» kabul edilip, «takibin durdurulmasına» karar verilmesi gerekeceği- (NOT: 6100 s. HMK. 209/1'de tamamen farklı bir düzenlemeyle "adi bir senetteki yazı veya imza inkar edildiğinde, bu konuda bir karar verilinceye kadar, o senet herhangi bir işleme esas alınamaz" denilmiş olduğundan, hakkında sahtelik iddiasında bulunulmuş olan senetle ilgili takibin durması için sadece sahtelik iddiasında bulunulmasıyla o senede dayalı icra takibi kendiliğinden duracaktır.)
İhalenin feshi talebinde bulunmuş olan şikayetçinin daha sonra -hüküm kesinleşinceye kadar- şikayetinden feragat edebileceği–
Karar metninde (başlığında) kararı veren mahkeme ile hakim veya hakimlerin ve tutanak kâtibinin ad ve soyadları ile sicil numaralarının bulunmasının zorunlu olduğu–