Harçlar Kanunu’nun 30. maddesinde işaret edilen, “yargılama sırasında tespit olunan değer üzerinden peşin karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça davaya devam olunamaz” hükmü gereğince taşınmazın belirlenen değeri üzerinden hesaplanan eksik karar ve ilam harcı ödenmedikçe, eldeki davaya devam etme olanağının bulunmadığı-
Davacının elma ağaçları dikip sulanmasını istediği yer, kesinleşen orman tahdidi içinde kaldığından, bu yerden işgal ve faydalanma suç oluşturduğundan, dayandığı hakkın hukuken korunabilir bir menfaate dayanmadığı-
Kooperatif Genel Kurulunda alınmış bir “satış” kararı bulunmadığı için, davacıya tahsis edilen bağımsız bölümün tasfiye kurulunun iki üyesinin imzasını taşıyan bir “tescil istem belgesi” ile bir başkasına satılarak devredilmesine imkan bulunmadığından bu suretle yapılan tescilin dahi yolsuz olduğu-
Davalı tarafından işletilen termik santralden çevreye yayılan atıklar nedeniyle dava konusu taşınmazların tarım toprağı özelliğini kaybetmesi nedeniyle verim kaybına uğramasından dolayı açılan davada; dava konusu taşınmazların toprak yapısı araştırılarak, tarım toprağı özelliğini kaybedip kaybetmediği, kömür küllerinin kalıcı etki meydana getirip getirmediği, taşınmaz tarım toprağı özelliğini kaybetmişse veya kalıcı etki meydana gelmişse bunun davalıya ait işletmeden kaynaklanıp kaynaklanmadığı, bu kayıp ve kalıcı etkinin hangi oranda olduğu; yine toprağa karıştığı iddia edilen maddelerin taşınmazın bulunduğu yerde yetiştirilecek ürüne zarar verip vermediği, ürünün gelişmesini ve beslenmesini etkileyip etkilemediği, etkilemişse bunun hangi oranda gerçekleştiği, gerekirse ilgili birimlerde analiz yaptırılarak belirlenmesi gerekeceği-
Paftasında yol olarak gösterilen bir yerin, tapuya tesciline karar verilebilmesi için paftanın düzenlendiği ve terkedildiği tarihten itibaren 20 yıldan fazla süre ile tasarruf edilmiş olmasının gerekeceği; ne var ki; eldeki dava paftasında yol olarak gösterildiği tarihten itibaren yaklaşık 9 ay gibi makûl ve uygun bir süre içinde açılmış olup, makul sayılabilecek bir süre içinde açılan bu tür davalarda, davacının kadastro tespitinden önceki zilyetlik süresi gözetilerek değerlendirme yapılmasının gerekeceği-
Tapu kütüğünde bulunması zorunlu olmayan nüfus bilgilerinin (doğum tarihi vs.) ilavesi veya düzeltilmesinin dava yoluyla istenemeyeceği, tapunun tesciline dayanak yapılan işlemde düzeltmeyi gerektirir bir hata yapılması halinde bu hatanın Tüzüğün 87. maddesi uyarınca ilgilisinin başvurusu üzerine o maddedeki konular araştırılarak tapu sicil müdürlüğünce düzeltilmesi gerekeceği-
1.10.1966 tarihli Kararname ve bu kararnamenin uygulama şeklini gösteren yönetmelik hükümleri uyarınca Suriye uyruklu kişilere ait taşınmazlara Hazinece el konulduğu, bu şahıslar tarafından yapılan her türlü satış, bağış ve benzer tasarrufi işlemlerin geçersiz olduğu, böyle bir yerin olağanüstü zamanaşımı ve zilyetlik yolu ile de kazanılamayacağı-
İpotek tesisi, muris muvazaaasına yönelik olan davadan ve tedbir kararından önce tapu kaydına işlenmiş olup, davalı banka ile kayıt maliki arasında el ve işbirliği kanıtlanamamış olduğundan, “tapu sicilinin açıklığı prensibi”nin (TMK. mad. 1020) davalı banka lehine hak sağlayacağı ve ipotek ile haciz şerhlerinin terkinine yönelik bankaya karşı açılan davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Orman sınırları dışına çıkarılan yerler üzerindeki zilyetlik konusunda, 6292 sayılı yasanın 6. maddesindeki hak sahiplerinin belirlenmesinde esas alınacak ilkeler ile aynı yasanın 6/10 maddesinde de hak sahipliğinin halefiyet yolu ile geçebileceğine ilişkin düzenlemenin dikkate alınması gerekeceği-