Reçetede uyuşmazlığa konu yapılan ilavelerin davacı eczacının katılımı ve isteğiyle yapılmış olduğu, başlangıçta mevcut olmayan reçete sahibinin hastalığı ile ilgili bulunmayan hasta yerine, velev ki doktorun anne ve babası için dahi olsa bir başkasının ihtiyaçları için verilen ilaçların sonradan reçeteyi düzenleyen doktor ile davacı eczacının anlaşarak, bu ilaçları reçeteye yazdırmasının, sözleşmelerinde açıklanan biçimde reçetede tahrifat olacağı, tahrifat sözcüğünün geniş yorumlanmasının gerekeceği, kaldı ki hastanın sağlık karnesinde reçeteye sonradan ilave edilen ilaçların yazılmadığının da tarafların kabulünde olduğu, bu halin, başlı başına sözleşmeye göre bir fesih nedeni olacağı-
Öğretide B.K.nun 41.md.si ile zararın “haksız bir surette” meydana getirilmesinin öngörüldüğü, burada bu deyimin “hukuka aykırılık” diye anlaşılması gerektiğinin vurgulandığı, B.K.nun 41. md.si anlamında hukuka aykırılık zarar vermeyi yasak eden ya da önleyen kuralların çiğnenmesi olarak algılanıp, yapma yolu ile hukuka aykırılığın konusunu insan eylemlerinin oluşturacağı, eylemin ise yapma ya da yapmama olarak belirleneceği yönünde olacağı-
Davacının ancak, ifa ettiği edim karşılığını davalıdan istemeye hak kazanabileceği, B.K’nun 81. maddesi hükmü uyarınca, kendi edimini ifa etmeyen alacaklının, karşı edimi isteme hakkının varlığından da söz edilemeyeceği-
Davalının artırarak ödemekte olduğu kira parasını ödemekten vazgeçip önceki dönem kira parasını ödemeye başlaması halinde davacı, hükmen tesbit edilmiş ya da sözleşme ile kararlaştırılmış bir kira parası olmadığı sürece davalı kiracıyı kira parasının arttırılmış halini ödemesi için zorlayamayacağından yeni dönem kira parasının mahkemece hüküm altına alınmasında davacının hukuki yararının olacağı-
Kat mülkiyeti hükümleri çerçevesi içinde yönetilen gayrimenkullerin ortak gider ve avans borcu ile gecikme tazminatından, bağımsız bölümlerde kira akdine, sükna hakkına veya başka bir sebebe dayanılarak devamlı bir şekilde faydalananların da kat maliki ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olacakları, kiracının sorumluluğunun ödemekle yükümlü olduğu kira miktarı ile sınırlı olacağı, bu hüküm çerçevesinde yönetici veya kat maliklerinden birisinin, ortak gider ve avans borcunu ödemeyen malikten veya bunun yerinde kira aktine dayalı olarak oturan kiracısından ya da her ikisinden birlikte borcun ödenmesini isteyebileceği gibi, bunların birisi veya her ikisi hakkında takip veya dava hakkına da sahip olacağı, kiracının sorumluluğu kira aktinin devamı süresince mevcut olup kiracının bu yeri boşaltıp kullanmamakta olmasının kendisini sorumluluktan kurtarmayacağı-
Kişinin fotoğrafı (resmi) üzerindeki haklarının «kişilik hakları»ndan olduğu, fotoğrafta tasvir olunan kişinin, «ülkenin tümünün» siyasi veya içtimai hayatında rol oynayan bir kimse olması halinde izin alınmasının gerekmeyeceği, ancak; belediye başkan adayının fotoğrafının rakip durumunda olan bir partinin seçim broşüründe kullanılmasının kişilik haklarına saldırı teşkil edeceği–
Tedavi sırasında uygulanan kural ve yöntemlerini idare hukuku değil tıp biliminin belirlediği ve tüm doktorların tıbbi yardım yaparken öncelikle bu kurallarla bağlı olacakları, kaldı ki günümüzde kamu kurumlarında sosyal güvencesi olmayan hastaların ücret karşılığında tedavi edildiği ve hastanın burada da doktorunu seçme hakkının bulunduğu, o halde doktorla hasta arasındaki sözleşme ilişkisi kurulduktan sonra Anayasa’ nın 129/5. maddesinin uygulanmaması ve doktora karşı doğrudan dava açılabilme olanağının varlığının kabulü gerekeceği, çünkü zararın, memur ya da kamu görevlisi olan doktorun idari yetkilerini kullanırken değil tıp bilimi kurallarına göre yapılan tıp san’atının uygulanması sırasında meydana geldiği, burada doktorun özel hukuk sözleşmesine aykırı davranan kişi durumunda olacağı, hangi açıdan bakılırsa bakılsın, ilişki ister kamusal ister sözleşmesel kabul edilsin her iki halde de davalı doktorun görevinden ayrılabilir nitelikte salt kişisel kusurunun somut olayda ağır bas
Davacının bakkaliye işinden dolayı vergi kaydının bulunmadığı, işyeri ihtiyacının kabul edilebilmesi için ihtiyacın zorunlu olmasının gerekeceği, davacı halen nakliyecilik yaptığına göre ihtiyacın zorunlu olduğundan söz edilemeyeceği, mahkemece davacının babasıyla birlikte bitişik yerde bakkal çalıştırdıkları mevcut yerin ihtiyaca yetmediği bu nedenle ihtiyacın zorunlu olduğu kabul edilmişse de davacının bitişik bakkal dükkanıyla irtibatının bulunmadığı, bakkaliye işinden babası K.’in vergi mükellefi olduğu da vergi dairesi yazısından görüldüğünden davanın reddine karar vermek gerekeceği-
Davacı belediyenin halen faaliyette bulunduğunun ve kiracı olduğu yer brüt 50 m2 olup hizmete yetersiz olduğunun, dava konusu yerin 117 m2 olup ihtiyaca uygun olduğunun ve ihtiyacın varlığı mahkemece belirlendiği ve tanıklarca da doğrulandığı, binada tadilat gerektiği ve ancak ondan sonra ihtiyaca tahsis edilebileceği yönündeki savunmaya itibar edilmesinin doğru olmayacağı, davalı tarafça fiilen kullanılan bu yerin davacı tarafça da kullanılmasının mümkün olduğu, bu durumda ihtiyacın samimi olduğu da kabul edildiğine göre davalının tahliyesine karar verilmesi gerekeceği-
Kural olarak bir sözleşme ile şahsi hak iktisap etmiş olan kimsenin mal kendisine teslim edilmeden önce zilyet olamayacağından zilyetlik davası açamayacağı, kural bu olmakla birlikte bunun ayrık hallerinin bulunduğunun da bir gerçek olduğu, vakıf evladı davalı ve arkadaşlarının, bu davanın davacıları hakkında açtıkları Men’i Müdahale davasının, davacı kiracılar ve Vakıflar İdaresi lehine sonuçlandığı, kesinleşen bu hükmün davalı aleyhine infaz edilebilir hale geldiği, mahkemenin bu hükmünün taşınmazın kiracıya mahkeme kararı ile teslimi anlamında kabul edilmesi gerekeceği- Kiralayanın, mülkiyet hakkına dayalı olarak üçüncü şahıs hakkında, zaptın sona ermesine ilişkin dava açabileceği gibi, üçüncü şahıs zilyetliği elinde bulundurup, ayni hak iddiasında bulunduğundan ve böylece kiralayanın kiracıya karşı zilyetliği sağlama borcuna karşı çıktığından kiracının da BK. 253. maddesine (şimdi; TBK. mad. 309) dayanarak mülkiyet karinesini ileri sürüp dava açabileceği-