Dava konusu kredi kartı üyelik sözleşmesinde davalının imzasının üst bölümünde yer alan “garanti şerhi” içeriğinden tarafların kefaleti değil, garanti sözleşmesini amaçladıklarının anlaşıldığı, sözleşmede yer alan “müşterek ve müteselsil borçlu” ibarelerinin sözleşmenin amaçlanan niteliğini değiştirmeyeceği-
Sözleşmelerde kararlaştırılan kira paralarının 2001 yılında yıllık %10 oranında arttırılabileceği, kira tesbit davalarında da bu sınırlamalara uyulacağı, kira parasının artış sınırlarının aşılması amacıyla yeniden kira sözleşmesi yapılamayacağı-
Taraflar arasında düzenlenen sözleşmede, sözleşenlerin cayması hali için ayrıca ücret öngörüldüğüne göre, hazırlık işlerinin ikmali halinde, davacı tellala ücretin ödeneceğinin kabulü gerekeceği, o nedenle davalı satıcının %2 lik ücreti sözleşme hükmü uyarınca her halükarda davacıya ödemekle yükümlü olacağı, hazırlık işlemlerinin ikmalinden sonra davalı satıcı, dava dışı alıcıya tapuda temlikten tek taraflı olarak vazgeçtiğine göre davacı alıcının ödemesi gereken %2 lik ücreti de, yine sözleşme hükmü uyarınca, bu defa ceza koşulu olarak davalı satıcından isteyebileceği, ne var ki ceza koşulu miktarının belirlenmesinde, mahkemenin BK. nun 161/son maddesi (şimdi; TBK. mad. 182/3) hükmünü de tartışması araştırması, gerektiğinde bu miktardan indirim yapılıp yapılmayacağını da değerlendirilmesi gerekeceği-
Davacı ile davalı arasında akdi bir ilişki bulunmadığı için davacının, davalıdan talepte bulunamayacağı, davacının yaptığı ödeme nedeniyle ancak, ödemede bulunduğu yükleniciden talepte bulunma hakkına sahip olacağı, yüklenici şirketin ortaklarının ölmesinin ve bunların mirasçılarının mirası reddetmelerinin de, bu sonucu değiştirecek nitelikte olmadığı, davalının cevap layihasında yaptığı savunma kademeli olup, davalı bu savunmasında öncelikle davanın reddi gerektiğini savunduğuna göre, davalının bu cevap layihasında davayı kabul ettiği sonucunun da çıkarılamayacağı-
Ana borcun ödeme veya sair surette sakıt olması halinde kefalet, rehin vs. hakların da sakıt olacağı, bu durumun iki istisnasının daha önce işlemiş olan faizleri isteme hakkının saklı tutulduğunun bildirilmiş olması ve/veya durumun özelliğinden bunun anlaşılması olacağı-
Davacı tarafça bedelde muvazaa iddiası ileri sürüldüğü takdirde bu husus araştırılıp ve davacı iddiasını ispat edemezse tapudaki bedel üzerinden şuf’a hakkını kullanıp kullanamayacağı sorulup sonucuna göre karar verileceği, bu davada; davacı vekili bedelde muvazaa iddiasında bulunmuş ise de bu iddiasını yeterli delille kanıtlayamamış, daha sonra kendisine tanınan bir aylık süre içerisinde tapudaki satış bedelini mahkeme veznesine depo etmek suretiyle bu bedelden şuf’a hakkını kullanmak istediğini ortaya koyduğu, bu durumda davasının kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece beyaz ürüne ilişkin talep yönünden bilirkişi raporunun hükme esas alındığı, oysa bilirkişi raporunda davacının beyaz ürün yönünden alacağının nasıl saptandığı anlaşılamadığından Yargıtay denetimine elverişli olmayan bu rapora dayanılarak hüküm kurulamayacağı, bu durumda mahkemece davacının beyaz ürün yönünden alacağı konusunda yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılarak davalının taahhütnameye uymaması nedeniyle davacının giderleri düşüldükten sonra mahrum kaldığı karın hesaplatılması ve uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekeceği-
Kural olarak aracın trafik tescilinde adına kayıtlı olduğu kişi yani araç sahibi aracı kendi hesabına ve kendisine ait olmak üzere kullanıyor üzerinde çıkar sağlıyorsa aynı zamanda işleten olup, hem şekli hem de maddi anlamda işleten sıfatını alacağı, noterlerin düzenleme yoluyla yaptığı satış ve devir işleminin arkasından yapılacak tescilin mülkiyete karine oluşturması bakımından önem taşıyacağı, kuşku olan durumlarda aracın malikine işleten gözüyle bakılması ve buna ağırlık verilmesi gerekeceği, eğer araç bir teşebbüsün ünvanı ya da işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi durumunda teşebbüs sahibinin de sorumluluğa katlanacağı, burada teşebbüs sahibinin sorumluluğu işletenin sorumluluğu anlamında olmayıp, zarar görene karşı birlikte sorumluluğun söz konusu olacağı, aracın kayden maliki başkası görülse bile üçüncü bir kişi tarafından aracın kendi nam ve hesabına işletildiğinin, araç üzerinde fiili tasarrufta bulunulduğunun ilgilisince ispatı halinde
Kira sözleşmesi kural olarak herhangi bir şekle tabi bulunmadığına ve somut olayda geçerlilik için yazılı ya da resmi şeklin varlığını gerektiren herhangi bir istisnai durum da söz konusu olmadığına göre, davalı Ş. A. ile önceki malik arasındaki şifahi sözleşmenin hukuken geçerli olacağı-
Başkasının borcunu ödeyen kişi borçlu kendisine yetki vermemiş olsa bile borçlunun temsilcisi sıfatıyla hareket etmiş olacağından, ödemede bulunan üçüncü kişinin (davacı), borçluya karşı (davalıya karşı) vekaletsiz iş gören sıfatıyla B.K.m.413 gereğince istemde bulunabileceği, vekaletsiz iş görme, borçlunun menfaatine uygun değilse ya da borçlunun karşı koymasına karşın yapılmışsa, üçüncü kişinin giderlerini değil,ancak borcun sona ermesi nedeniyle borçlunun malvarlığında oluşan zenginleşmeyi isteyebileceği-