Kiralanan imar uygulaması sonucu parsellere ayrılmış kiralanan 4. parsel üzerinde kalmış, davacı ise 5. parseli satın almış olduğundan kiralanan davacının almış olduğu parsel üzerinde kalmadığına göre davacının dava açma hakkının bulunmadığı-
Taşınmazın açık artırmayla satılma işlemi cebri artırmadan farklı olarak; kendisine dayanılarak tapuya tescil muamelesinin yapılmasına olanak veren hukuki bir neden, bir ispat aracı olup, mülkiyetin geçişi ise ancak tapuya tescille olacağından, ihale yoluyla taşınmazı satın alan kimsenin ancak mülkiyetin kendisine geçmesinden sonra kullanabileceği hakları, tescil muamelesi yapılmadan kullanamayacağı gibi malik sıfatını da tescilden önce kazanamayacağı-
Dava konusu olayda davacıların desteğinin kusuru yoksa da davacılar teselsüle dayanmadan tüm kusurun davalı tır sürücüsünde olduğunu iddia ederek tazminat isteminde bulunmuş olup, talep gözetildiğinde davalının kusurunun belirlenmesi ve ancak kusuru kadar sorumluluğa hükmetmek sonucuna varmak gerekeceğinden davalı işletenin sürücüsünün kusurunun belirlenmesinde zorunluluk olup mahkemece ceza mahkemesinde varılan sonuç ile Hukuk Mahkemesinde varılan sonucun farklılığı üzerinde durulmadan ve bu çelişki giderilmeden karar verilmesinin doğru olmadığı-
Hastalıklı hayvanın ancak kavurmalık et olarak değerlendirilebileceği de veteriner hekim raporu ile sabit olup; davalı, hayvanı kesip etinin değerlendirilmesi amacıyla satın aldığına göre davalının sağlayacağı yarar ancak kavurmalık et olarak mümkün olduğu miktar kadar olduğu- Mahkemece bu miktar tespit edilerek ona hükmedilmesinin gerekeceği-
6183 sayılı Yasanın 25. maddesi hükmünce iptal davaları borçlu ve onunla hukuki muamelede bulunan kişi aleyhine açılacağı ve bu kişi de malı elinden çıkarmış ise suiniyeti yeni maliğin dava edilebileceği-
Kira tespit davasının her zaman açılabileceği; ancak kural olarak her yılın tespit davasının ilgili kira döneminde açılmasının gerekeceği-
Satıcının malik olduğu taşınmazı davacılara satış vaad etmesinden sonraki tarihlerde Kadastro Mahkemesinde aynı taşınmaz ile ilgili olarak görülmekte olan bir dava sırasında taşınmazın 1/2 payının eşine ait olduğunu söyleyerek bu şekilde tescilini sağlaması hayatın olağan akışına ve halin icabına ters olup, burada asıl olan mal kaçırma kastı olduğundan , muvazaa olmadığını davalıların ispat etmesinin gerekeceği-
Bağıştan rücu nedeniyle davacı koca tarafından aynen iadesi istenen altın ve ziynet eşyalarının hayatın olağan koşullarına göre kadının üzerinde olması ya da evde saklanmış bulunması gerektiğinden koca üzerinde kaldığının ispat yükünün davalı kadına düşeceği-
Kiralayan, kira sözleşmesi sona ermeden kiracı tarafından tahliye edilen kiralananı kiraya vermekten kaçınamayacağı gibi, kiracının zararını artırmamak için bu yerin kiraya verilmesinde gereken çabayı göstermek zorunda olduğu-
Akdin hükmünden kurtulmak için hata ettiğini iddia eden tarafın, eğer hata kendi kusurundan ileri gelmiş ise, sözleşmenin bu şekilde bozulmasından doğan zararı tazmine yükümlü olacağı-