KDV.nin mükellefi ve sorumlusunun alıcı veya müşteri değil, malı teslim eden veya hizmeti gören olacağı, satıcının maliyeye ödediği katma değer vergisini alıcı adına değil, kendi adına ödediğinden, bunu alıcıya rücu edemeyeceği, ancak satış sırasında ve paranın ödenmesinden önce düzenlenen belgede, KDV nin satış bedelinden ayrı olarak gösterilmesi ve alıcının da kabul etmesi halinde, satıcının bu vergiyi hesaplayarak alıcıdan satış bedeli ile birlikte ayrıca tahsil edebileceği, alıcı bunu kabul etmezse, doğaldır ki satıcının malını satmayabileceği, aksi halde, yani satış bedelini tahsil ederken ayrıca KDV talep etmemiş ise, sonradan bu vergiyi alıcıdan talep edemeyeceği-
Yanlar arasında oluşan uyuşmazlığın doğru ve sağlıklı çözüme ulaşabilmesi için ayıp halinde kiracının haklarını çizmek sonra da bunu somut olay içinde değerlendirmek gerekeceği, kiralayanın borçlarından birinin de akde uygun surette şeyi teslim ve koruma borcu olduğu, kiralayanın kiralananı sözleşmenin amacına uygun suretle kullanmaya (ve işletmeye) elverişli bir şekilde teslime ve kira süresince de kiralananı bu halde tutmakla yükümlü olacağı, kira sürekli bir akit olduğundan, hem akdin kurulmasından önce mevcut, hem de akdin devamı süresince kiracının bir kusuru olmaksızın ortaya çıkan ayıpların kiralanın tekeffülü altında olacağı-
Zarar ve ziyan yahut manevi zarar namiyle nakdi bir meblağ tediyesine müteallik davanın, mutazarrır olan tarafın zarara ve failine ittılaı tarihinden itibaren bir sene ve her halde zararı müstelzim fiilin vukuundan itibaren on sene mürurundan sonra istima olunmayacağı, şu kadar ki zarar ve ziyan davası, ceza kanunları mucibince müddeti daha uzun müruru zamana tabi cezayı müstelzim bir fiilden neşet etmiş olursa şahsi davaya da o müruru zamanın tatbik olunacağı-
Manevi tazminat davasında hükmedilecek paranın, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşıdığı, bir ceza olmadığı gibi mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmediği, o halde bu tazminatın sınırının onun amacına göre belirlenmesi gerekeceği, takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olması gerekeceği-
Eşinin ihtiyacına dayanarak yeni satın aldığı taşınmazdaki kiracıyı tahliye eden davacının daha sonra bu yeri üçüncü kişiye kiraya vermesi üzerine (tahliye edilen kiracı) davacının açmış olduğu kira farkından doğan zarar, taşıma giderleri, kâr yoksunluğu ve tadilat giderlerine ilişkin alacak davasında, tahliye edilen işyerinin emsallerine göre ve kira tesbiti istendiğinde bu yerin getireceği kira bedelinin belirlenip bu miktarla yeni kiralanana ödenenen miktar arasındaki farkın tazminat hesabında esas alınması gerekirken eski kira bedeline %65 artırma tabi tutan bilirkişi raporuna dayanılarak karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olacağı-
Kefalet sözleşmesi, tapu memurluğunda kurulan ipotek sözleşmesi ile birlikte yapılabileceğinden bu şekilde kefil durumuna girmiş olan davacı tarafından alacaklıya ödenen para hakkında -«kefaletin geçersiz olduğu»- iddiası ile istirdat (geri alma) davası açılamayacağı–
Davacı idarenin sunduğu elektrik hizmetinden kaçak yararlanan davalının; nedensiz zenginleşme, haksız eylem veya vekaletsiz iş görme koşullarının gerçekleştiğinin ispat aranmaksızın idarenin (yönetmelik veya tarife) hükümlerine uygun olarak istediği bedeli ödemek zorunda olduğu- Davalının zenginleşmesinin istenilen bedelden daha az olması veya davacının savunulduğu kadar fakirleşmemiş bulunmasının istenilen bedelin miktarını etkilemeyeceği-
Merdiven lambrilerinin davalı-yüklenici tarafından tamamlanarak davacıya teslim edildiği, davacı yanca da işin tesliminde ödenmesi gereken … TL. değerli çekin davalıya verildiği, ancak daha sonra sözleşmeye uygun yapılmadığından söz edilerek tesbit yaptırmadan davacı tarafından merdiven lambrilerinin sökülüp davalıya iade edildiği davada “lambri bedeline ilişkin istemin reddine” karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu-
Asıl alacağa aynı dönem içerisinde hem vadesiz mevduat faizi hem de reeskont faizi uygulanmasının mümkün olamayacağı-
“Davalının yol açtığı trafik kazasında yaralanan polis memuruna 2330 Sayılı Yasa gereğince ödenen tazminat ile ödenen tedavi giderinin davalıdan rücu’an alınması” istemi ile açılan davada kusur oranları bakımından çelişki oluşturan raporlar söz konusu olduğundan üçüncü bir rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-