Usulüne uygun bir tebligatın varlığı halinde gecikmiş itirazdan söz edilebileceği-
Taşınmaz haczine ilişkin 103 davetiyesinin usulsüz tebliğ edildiğine yönelik şikayet 7 günlük süreye (İİK. mad. 16) tabi olup, borçlu meskeniyet şikayet dilekçesinde açıkça 103 davetiyesinin usulsüz tebliğ edildiği yönünde bir iddiada bulunmamış, tebliğ tarihinde ve halen annesinin rahatsızlığı sebebiyle Nevşehir ilinde olduğunu ileri sürmüş olduğundan, talebin gecikmiş itiraz niteliğinde olduğu, mahkemece, borçlunun 103 davetiyesi tebliğ usulsüzlüğü şikayeti bulunmaması ve tebliğin usule uygun olması nazara alınarak, meskeniyet şikayetinin süresinde olup olmadığının İİK'nun 65. maddesi kapsamında değerlendirilerek sonuca gidilmesi gerektiği-
Mahkeme’nin, Yargıtay'ın bozma kararına uyulmasına karar verirse, artık bu uyma kararı ile bağlı olacağı; daha sonra, bozmaya uyma kararından dönemeyeceği, çünkü bozmaya uyma (ara) kararı ile, bozma yararına olan taraf için, usule ilişkin kazanılmış hakkın doğduğu, hatta, hakimin bozma kararına uyulmasına karar verdikten sonra o mahkemeden ayrılsa ve yerine gelen hakim bozmaya uyulmasına ilişkin kararı doğru bulmasa bile, bu uyma kararından dönemeyeceği; kendisinden önceki hakimin uymuş olduğu bozma ilâmı gereğince işlem yapmakla yükümlü olacağı-
Borçlunun başvuru dilekçesinde, ödeme emri tebliğ tarihinde şehir dışında olduğu, dosyaya sunduğu ödeme emrinin tebliğ edildiği tarihte şehir dışında kaldığı otelin faturasının geçmişe yönelik olarak her zaman temini mümkün olup, İİK'nun 65/1. maddesi anlamında bir mazeret olarak kabul edilemeyeceği-
Borçluya yapılan tebligatın şeklen usulüne uygun olduğu görülmekte olup, borçlunun, tebligat tarihinde yurt dışında olduğunu iddia ettiği, o halde, borçlunun itirazı, İİK'nun 65. maddesi kapsamında, gecikmiş itiraz niteliğinde olduğundan, borçlunun yurda giriş çıkış kayıtları getirtilip mazeretinin sona ermesinden sonra 3 gün içinde gelip gelmediği araştırılmadan istemin süreden reddinin isabetsiz olduğu-
Borçlu vekilinin icra mahkemesine verdiği 01.08.2013 havale tarihli dilekçesinde, alacaklı tarafından borçlu hakkında başlatılan adi kiraya ve hasılat kiralarına ait icra takibinde borçlu adına gönderilen ödeme emri tebligatının usulüne uygun yapılmadığını ve borçlunun icra takibinden 30.07.2013 tarihinde haberdar olduğunu ileri sürdüğünün, ayrıca sair itirazlarını bildirdiğinin görüldüğü, bu durumda uyuşmazlığın İİK'nun 65. maddesinde yer alan gecikmiş itiraz kurallarına göre değil, 7201 Sayılı Kanun'un 32. maddesine göre çözümlenmesinin gerekeceği-
Gecikmiş itiraza dair belirtilen mazeretin yazılı-somut delillerle ispatlaması gerekirken, tanık beyanlarına dayalı olarak mazeretin kabulü ile takibin durdurulmasına karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Gecikmiş itirazın süresinde yapılması halinde, icra mahkemesi tarafından borçlunun bildirdiği mazeretin haklı olup olmadığının incelenerek, mazeretin kabul edilmesi halinde icra takibinin durdurulacağı-
Borçlunun icra takibinin kesinleşmesinden sonra icra dosya borcunu ödemiş olmasının, icra mahkemesinin borçlunun gecikmiş itiraz başvurusunu incelemesine engel teşkil etmeyeceği-
Takip dosyasında şikayetçi borçlunun bilinen iki adresinin bulunduğu, bu adreslerin tamamına 7201 Sayılı TK'nun 10/1. maddesi uyarınca normal tebligat çıkarılarak ödeme emrinin borçluya tebliğ edilmesi, bildirilen tüm adreslere çıkarılacak tebligatların bila tebliğ dönmeleri halinde ise aynı Kanun'un 10/2. maddesi yollamasıyla TK'nun 21/2. maddesine uygun olarak tebligat çıkarılması gerekirken, bu sıralamaya uyulmadan doğrudan doğruya TK'nun 21/2. maddesine göre işlem yapılmasının Tebligat Kanunu'na aykırı olduğu, bu durumda uyuşmazlığın İİK'nun 65. maddesinde yer alan gecikmiş itiraz kurallarına göre değil, 7201 Sayılı Kanun'un 32. maddesine göre çözümlenmesinin gerekeceği-