İki ayrı tasarrufun iptali davasına konu olan bono ve çeke dayalı alacağın birbirinin uzantısı olup olmadığının tesbit ve değerlendirilmesinin, ancak aynı tasarrufun iptali için ayrı ayrı açılmış olan iki davanın birleştirilmesi ile mümkün olabileceği-
Dosyadaki tapu kaydı ve akit tablosu örneğinde, dava konusu taşınmazın cinsinin "arsa" olarak belirtilmiş olmasına rağmen, kıymet takdirine ilişkin bilirkişi raporunda taşınmaza "bina" olarak kıymet takdir edilmiş olması halide, satış tarihinde taşınmaz üzerinde "bina" olup olmadığının mahkemece araştırılması gerekeceği–
Borçlunun resmi bir belgeye dayanmayan alacağın konu edildiği takipte kendisine tebligat yapılmadan icra dairesine giderek, kendisine tanınan yasal sürelerden feragat ettiği, daha sonra avukatının eşine bu alacağı temlik ettiği ve aynı davalıya satış vaadi sözleşmesiyle taşınmaz devrinin taahhüt edildiği anlaşılıdığından, temlik alan davalının borçlunun durumunu bildiği ve takip konusu alacağın da gerçek bir alacağı yansıtmadığı-
«Muvazaalı işlemler hakkında iptâl davası açılamayacağı» - Tasarrufun iptâli davalarının kanun uyarınca geçerli tasarruflar için sözkonusu olabileceği, başka bir deyişle muvazaalı olmayan, geçerli satışların tasarrufun iptâli davasının konusunu teşkil edebileceği-
İİK. 277 vd.'na göre tasarrufun iptali istenebilmesi için, borcun tasarruf tarihinden önce doğmuş olması gerektiği-
Limited şirket ortaklarının "ödenmemiş olan şirketin kamu borçlarından dolayı" -sermaye payları oranında- 6183 sayılı Kanunun mükerrer 35. maddesi uyarınca, limited şirket temsilcilerinin de, Vergi Usul Kanunun 10/II ve 6183 sayılı Kanunun mükerrer 35. maddesi uyarınca sorumlu oldukları-(NOT: 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun’un mükerrer 35. Maddesi’nin (5) ve (6). Fıkralar, Anayasa Mahkemesi’nin 19.03.2015 T. VE E: 2014/144, K: 2015/29 Sayılı Kararı İle İptal Edilmiştir.)