Baba, oğul ve damat arasındaki tasarrufun "bağışlama" hükmünde olup, iptale tabi olduğu–
Borçlu tarafından "oğlu"na ve onun tarafından da -iyiniyet iddiasında bulunamayacak durumda bulunan- "yakın komşu"suna yapılan satışın iptale tâbi olduğu–
İptâl davasında mahkemenin, "davacı-alacaklının alacağının geçerli olup olmadığını" araştıramayacağı (ve "alacağın kumar alacağı olduğu"ndan bahisle, iptâl davasını reddedemeyeceği)–
Borçlu tarafından hakkında girişilen ilk icra takibine dayalı haczin kaldırılmasından hemen sonra, ancak aile bireyleri itibariyle yeniden kendinden nafaka isteneceği aşikar olduğu dönemde el atma davasına 73/91 payın temlikinin gerçekleştirildiği, hal böyle olunca mahkemece aciz vesikası alınarak dava şartının oluştuğu ve İİK.nun 278/2. maddesinde öngörülen koşullarının da duraksanmayacak biçimde ortaya çıktığı gözetilerek karşılık davanın da kabulüne karar verilmesinin gerekeceği-
6183 sayılı Kanun uyarınca, kamu alacağından dolayı, karı-koca arasındaki tasarrufun iptali için açılan davada, "tasarrufun iptaline" karar verilmesi gerekeceği–
6183 sayılı Kanun uyarınca, kamu alacağından dolayı açılan iptal davalarında, satışa konu aracın, satış tarihindeki gerçek değerinin bilirkişilere tesbit ettirilerek, sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği–
«İptâl davası» ile «nam-ı müstear» ilişkisi - Borçlu tarafından parası ödenerek satın alınan ancak borçlunun isteği üzerine karısı adına tapuya tescil edilen taşınmaz hakkında iptâl davası açılabileceği, çünkü kocanın bu işleminin gerçekte karısı yararına yapılmış «bağış» niteliğini taşıyacağı ve iptâli gerekeceği-
Haczin veya aciz belgesi verilmesinin kaynağını teşkil eden alacaklardan en eskisinin tesis edilmiş olduğu tarihe kadar geriye doğru olan iki yıllık süre içinde yapılan bağışlamalar ve ivazsız tasarruflar geçersiz olmakla beraber, iki yıllık süre koşulu yanında alacaklardan en eskisinin tesis edildiği tarihin sınır kabul edilmesi koşulunun da aranması gerektiği-
Borçlu ile işlemde bulunmuş olan üçüncü kişinin "tapuda gösterilen" miktar dışında ayrıca diğer davalı borçluya ödemede bulunmuş olduğunu iddia ve isbat etmiş olmadıkça tapuda gösterilen satış bedeli ile taşınmazın satış tarihindeki gerçek değeri arasında fahiş bir fark bulunması halinde- yapılan satış işleminin iptaline karar verilmesi gerekeceği–