Dava edilen kısım, alacağın son kısmı olmadığından, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 4. maddesinin ikinci fıkrasına göre görev konusunun belirlenmesinde alacağın tamamının göz önünde bulundurulması gerekeceği-
Kısmi dava sürerken ek davanın açılmış olması halinde davalı ilk itirazda bulunarak birleştirme istememişse kısmi dava ile ek davanın birleştirilemeyeceği, ancak, ek davaya bakan mahkemenin kısmi davanın sonuçlanmasını bekletici sorun yapması gerektiği - Kural olarak, kısmi davada alınan bilirkişi raporlarının açılan ek dava yönünden kesin delil olmayacağı, -ancak kısmi davada kesinleşen hükme esas alınan rapor tümüyle inceleme ve itiraz konusu yapılıp, tüm yargısal denetim yollarından geçerek toplam alacak miktarını ortaya koyacak şekilde kesinleşmiş ve taraflar yönünden yargısal denetim yolları tüketilerek usulü kazanılmış haklar gerçekleşmişse kesin delil olarak değerlendirilmesi gerekeceği- Bilirkişi raporlarının takdiri delil oldukları kural ise de somut olay özelliklerine göre kesin delil niteliği alabilecekleri-
Davacının, davalılar tarafından haksız el koyulan eşyaların iade edilmediğini belirterek davalılar aleyhine 50.000.000.000 liranın tahsili için icra takibine giriştiği- İcra takibine itiraz edilmesi üzerine zararın 50.000.000.000 lira olduğu açıklandıktan sonra, mahkemece gerçek zararın tespiti ile şimdilik 1.000.000.000 lira üzerinden itirazın iptalinin istendiği- HUMK.'un 4. maddesinde "alacağın bir kısmı dava olundukta, eğer son kısım ise, mahkemenin vazifesini tayinde müddeabihin kıymetine bakılır. Son kısım olmadığı ve alacağın tamamı da münazaalı olduğu takdirde alacağın tamamı nazarı itibare alınır" hükmüne yer verildiği- Somut olayda takip konusu alacağın tamamı münazaalı olduğundan, eldeki davanın kısmi dava olduğu-