6772 sayılı Yasa’dan kaynaklanan ilave tediye alacağına dava kısmi dava olarak açıldığından dava ve ıslah tarihinden itibaren talep doğrultusunda yasal faiz oranını geçmemek üzere en yüksek banka mevduat faizi yerine TİS’ te belirlenen ödeme gününden itibaren bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faizi geçmemek kaydıyla banka işletme kredilerine uygulanan en yüksek faize hükmedilmesi hatalı olduğu-
Davacının emekli maaşı aldığı vakfın 506 Sayılı Yasa'nın geçici 20. maddesinde belirtilen vakıflardan sayıldığı, 5510 Sayılı Yasanın 93. maddesi uyarınca davacı tarafından emekli maaşından yapılan tüm kesintilerin talep edilebileceği, HMK. mad. 109 uyarınca açıkça vazgeçilmiş olunmadığı taktirde kısmi davada bakiye kısmın da istenebileceği-
Muhafaza edilen araçların ödenmeyen ücretlerinin tahsili istemine ilişkin olan dava, 1086 sayılı HUMK yürürlükte iken, kısmi dava olarak açıldığından,, somut olayda 6100 sayılı HMK'nın 109. maddesinin uygulama olanağı bulunmadığına göre, uyuşmazlığın kısmi dava olarak görülerek, işin esası hakkında olumlu-olumsuz bir karar verilmesi gerekeceği-
Davacının davasını açıkça kısmi dava olarak nitelendirmesinin zorunlu olmadığı, dava dilekçesindeki açıklamalardan davacının alacağının dava edilenden daha fazla olduğunun ve bunun yalnız bir kesiminin dava edildiğinin açıkça anlaşılması gerekli ve yeterli olduğu-
Davacının davasını açıkça kısmi dava olarak nitelendirmesinin zorunlu olmadığı; dava dilekçesindeki açıklamalardan davacının alacağının dava edilenden daha fazla olduğunun ve bunun yalnız bir kesiminin dava edildiğinin açıkça anlaşılması gerekli ve yeterli olduğu- Davacı alacak taleplerini kısmî dava açarak talep etmiş ve mahkemece de kısmî miktarlar hüküm altına alınmış ise de; birden fazla bilirkişi raporundan mahkemece hangi rapora itibar edildiği gerekçelendirilmediğinden bu hususun usul ve yasaya aykırı olduğu-
Davacının davasını açıkça kısmi dava olarak nitelendirmesinin zorunlu olmadığı, dava dilekçesindeki açıklamalardan davacının alacağının dava edilenden daha fazla olduğunun ve bunun yalnız bir kesiminin dava edildiğinin açıkça anlaşılması gerekli ve yeterli olduğu-
Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirleyemeyen davacı tarafından, dilerse belirsiz alacak davası, dilerse kısmi dava ile birlikte alacağın geri kalan kısmı tespiti için dava açılmasının mümkün olduğu-
Kısmi alacak davasına konu kaza 10.12.2011 tarihinde gerçekleşmiş, davacı vekilince ıslah talebinin ise 26.01.2015 tarihinde yapıldığı, ıslah talebinin de bu sürenin bitiminden sonra yapılmış olmasına göre, ıslahla artırılan kısım yönünden davalı vekilinin süresinde ileri sürdükleri zamanaşımı def'inin kabulü ile bu kısma ilişkin talebin zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekeceği-
Çalışma yaşamında daha az vergi ya da sigorta pirimi ödenmesi amacıyla zaman zaman, iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı- İşçinin kıdemi, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş, işyerinin özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususlar dikkate alındığında imzalı bordrolarda yer alan ücretin gerçeği yansıtmadığı şüphesi ortaya çıktığında, bu konuda tanık beyanlarının gözetilmesi ve işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek sendikalarla, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılarak sonuca gidilmesi gerektiği- İşçiye ödenen aylık ücretin miktarı konusunda uyuşmazlıkta, emsal ücret araştırması yapılıp, araştırma sonuçları dosyadaki diğer bilgi ve belgeler ile birlikte değerlendirilerek davacının ücret miktarının belirlenmesi, talep edilen alacaklar belirlenen bu ücret miktarına göre yeniden hesaplattırılması gerektiği, eksik araştırma ile karar verilmesinin hatalı olduğu- Kısmi davada ise zamanaşımı yalnızca dava edilen kısım kesileceği, henüz açılmayan (saklı tutulan) ve daha sonra ıslahla arttırılan bölüm için zamanaşımı işlemeye devam edeceği, ancak kısmi davadaki miktarın, kısmi davanın açıldığı dava tarihine göre geriye doğru belirlenen zamanaşımı süresini kapsayacağı- Kısaca kısmi davadaki alacak miktarının belirlendiği tarihten itibaren öncelikle ileriye doğru gerçekleşen alacak için mahsup edilmesi, bakiye alacağın ise ondan sonraki süreyi kapsaması gerektiği- İlk kısmi davada belirlenen alacak mahsup edildikten sonra bakiyenin talep edildiği tarihten geriye doğru zamanaşımı süresi içinde kalan alacağın, alacaklı lehine hüküm altına alınması gerektiği-
Davacının davasını açıkça kısmi dava olarak nitelendirmesinin zorunlu olmadığı, dava dilekçesindeki açıklamalardan, davacının talebinin dava edilenden daha fazla olduğunun ve bunun yalnız bir bölümünün dava edildiğinin açıkça anlaşılmasının gerekli ve yeterli olduğu, davacının kısmi dava açabilmesi için, bu davayı açmada korunmaya değer bir hukuki yararının bulunmasının şart olduğu-