Kısmi dava açılabilmesi için talep konusunun bölünebilir olması gerekli olup, açılan davanın kısmi dava olduğunun dava dilekçesinde açıkça yazılmasının gerekmeyeceği, dava dilekçesindeki açıklamalardan davacının alacağının daha fazla olduğu ve istem bölümünde fazlaya ilişkin haklarını saklı tutması ya da alacağın şimdilik şu kadarını dava ediyorum demesinin, kural olarak yeterli olduğu- Davacı vekilinin, dava dilekçesinin sonuç kısmında talep ettiği her alacak için bir miktar yazdıktan sonra parantez içinde belirsiz ibaresini kullanarak işçilik alacaklarının tahsilini talep ettiği, ayrıca yargılama sırasında alınan bilirkişi raporuna göre alacak miktarının artırılması talepli dilekçesinde ise belirsiz alacak davasındaki taleplerini artırdığını belirterek davasının belirsiz alacak davası olduğunu açıkça beyan ettiği; davacı vekilinin talebinin açıkça belirsiz alacak davası olduğu halde mahkemece davanın kısmi dava kabul edilerek karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Yaklaşık 6 yıla yakın bir süreye ilişkin TIS artışlarından kaynaklanan alacaklarını belirlemesi davacı işçinin eğitim ve sosyal durumu dikkate alındığında kendisinden beklenemeyeceği gibi söz konusu alacakların belirlenebilmesi için işverende bulunan bilgi ve belgelerin verilmesi ve tahkikata ihtiyaç duyulduğundan Mahkemece davanın belirsiz alacak davası olarak görülerek, davanın kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Kısmi davada kesinleşen hükme esas alınan rapor tümüyle inceleme ve itiraz konusu yapılıp, tüm yargısal denetim yollarından geçerek toplam alacak miktarını ortaya koyacak şekilde kesinleşmiş ve taraflar yönünden yargısal denetim yolları tüketilerek usulü kazanılmış haklar gerçekleşmişse kesin delil olarak değerlendirilmesi gerekeceği-
6644 sayılı Kanun'un 4. maddesi ile HMK'nın 109/2. maddesi yürürlükten kaldırılmış olup, anılan yasal değişiklikte, yürürlükten kaldırılan maddenin zaman bakımından uygulanması ile ilgili bir düzenleme bulunmadığından, usul kanununda yapılan değişikliğin derhal uygulanması gerekeceği-
Tacir olan taraflar arasındaki hizmet alım sözleşmesi uyarınca dava dışı işçiye ödenen işçi alacağının rücuen tahsili istemine ilişkin uyuşmazlık TTK. mad 4. uyarınca nispi ticari dava niteliğinde olduğundan, mahkemece yargı çevresinde ticaret mahkemesi bulunmadığı gözetilerek, TTK. mad. 5/4. maddesi gereğince asliye ticaret mahkemesi sıfatıyla davaya bakılması gerekirken, asliye hukuk mahkemesi sıfatıyla yargılamaya devam edilmesinin isabetsiz olduğu- Davadaki talep konusunun miktarı taraflar arasında “tartışmasız” ise veya taraflar arasında miktar veya parasal tutar bakımından bir tartışma olmakla beraber, tarafların anlaşmasına gerek kalmaksızın, objektif olarak talep konusunun miktarı herkes tarafından anlaşılabilecek şekilde “belirli” ise o talep konusunun sadece bir kısmının dava edilemeyeceği- Davalı tarafça, icra dosyasına 17.190,29 TL ödendiği belirtilerek, dava dilekçesiyle fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak, 2.500,00 TL'nin ve 04.09.2013 tarihli ıslah dilekçesiyle, yine fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak, 10.502,95 TL'nin, bir diğer deyişle, alacağın bir kısmının tahsili istenmiş olduğundan, mahkemece, kısmi dava açılamayacağı gerekçesiyle hukuki yarara ilişkin dava şartı yokluğundan HMK'nın 114/1-h ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği-
Bir davanın kısmi dava olarak nitelendirilebilmesi için, alacağın tümünün aynı hukuki ilişkiden doğmuş olması ve alacağın şimdilik belirli bir kesiminin dava edilmesi gerekeceği-
Dava, mahkemenin de benimsediği üzere belirli alacak davası olup, HMK'nun 109'uncu maddesinin ikinci fıkrası uyarınca belirli alacak davalarında kısmi dava açılamayacağından, bu konuda davacıya bir süre verilerek, davaya tam dava olarak devam edilmek üzere dava değeri açıklattırılarak ve harcı tamamlattırılarak yargılamaya devam edilmesi gerekirken herhangi bir süre verilmeden dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Her ne kadar davacı tarafından kısmi dava açılmışsa da, taraflar arasındaki sözleşmede, talep edilen alacakların miktarının tespitine yarar kıstaslar ortaya konduğundan, yargılama sırasında alınan bilirkişi raporuyla da alacağın miktarı belirlendiğinden, alacağın belirlenmesinin mümkün olduğu, bu durumda mahkemece, dava ve usul ekonomisi bakımından HMK.'nın 115/2 maddesi uyarınca davasını tam dava olarak devam ettirmesi ve harcı tamamlatması konusunda davacı vekiline kesin süre verilerek sonucuna göre işlem yapılması gerekeceği-