Davalıların oturduğu apartmanın müteahhidi olarak işin tesliminden sonra çeşitli davalar açılınca davalı ile anlaşmaya varılarak 4.7.2012 tarihli protokolün imzalandığını, protokol gereği olarak edimin teminatı olarak 150.000 euro bedelli bonoyu davalıya verdiğini, davalının ihtara rağmen edimlerini yerine getirmediğini, teminat bonosunu iade etmediğini ve aleyhine haksız icra takibi yaptığını ileri sürerek, takipten dolayı borçlu olmadığının tesbitine ve bononun iptaline-
Katılma yoluyla temyiz asıl temyiz hakkıyla sıkı sıkıya bağlı ise de, diğer tarafın temyiz dilekçesinin normal temyiz süresi içerisinde kendisi yönünden temyizi kabil bir karara karşı verilmiş olması koşulu ile temyiz dilekçesinin tebliği ile katılma yoluyla temyiz hakkı doğacağından, diğer tarafın sonradan asıl temyiz isteminden vazgeçmesi veya eksik harç ve masrafları yatırması suretiyle temyiz etmemiş sayılması katılma yoluyla temyiz etme hakkını ortana kaldırmayacağı- Menfi tespit davasında, kötüniyet tazminatı şartlarının oluşup oluşmadığı değerlendirilmeksizin ve gerekçesi de açıklanmaksızın davanın mahiyeti ve hakkaniyet ilkesi gereği davacı tarafın kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğu-
Davacı banka tarafından Tüketici Hakem Heyeti kararına süresinde itiraz edilmediğinden hakem heyeti kararının kesinleşmiş olup ilam niteliğindeki bu karardan sonra borçlu olunmadığına dair menfi tespit davasının dinlenemeyeceği-
Ehliyetsizlik iddiasına dayalı menfi tespit talebine ilişkin davada, mahkemece tarafların delilleri toplanarak vekaletnamenin, kredi sözleşmesinin ve ipotek resmi senedinin imzalandığı tarihte davacının fiil ehliyetine haiz olup olmadığı yönünde rapor alınıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği- İcra Hukuk Mahkemesi dosyasından alınan Adli Tıp Raporunun hükme esas alınarak eksik inceleme ile karar verilmesinin doğru olmadığı-
Borçlu olunmadığının tespiti istenen borç, "ilam niteliğinde" olan Tüketici Hakem Heyeti kararı ile doğduğundan, kesinleşmiş bir karardan sonra açılan davanın dinlenemeyeceği-
İcra dosyasına fazladan ödenen bedelin istirdadı talebine-
Mahkemece davalının davacı aleyhine giriştiği icra takibinden feragat ettiği ve böylece davada haksızlığını kabullenmiş olduğu gözetilerek dava tarihindeki haklılık durumuna göre yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesi gerekirken aksine davacının aleyhine yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup hükmün bu nedenle bozulması gerektiği-
Mahkemece, "sigortalının var olan hastalığını poliçe tanzimi sırasında gizlediği" gerekçesiyle sigorta şirketinin "cayma hakkını kullanabileceği" belirtilmiş ise de, ölümün bildirilmeyen hastalık nedeni ile meydana geldiği kesin olarak ispatlanamadığından, davalı sigorta şirketinin cayma hakkını kullanmasında haklı olduğunun kabul edilemeyeceği-
HMK'nun 120. maddesine göre davacının yargılama harçları ile Adalet Bakanlığınca çıkarılacak gider avansı tarifesinde belirlenecek olan tutarı dava açarken mahkeme veznesine yatırmak zorunda olduğu- HMK. mad. 448 uyarınca, kanun hükümleri tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhal uygulanacağı ve HMK'nun yürürlüğe girdiği tarihten önce açılan davada, (2013 yılına ait) tarifede yer alan (diğer işlemler için ödenmesi gereken) 50-TL' nin ödenmesi davalıdan istenemeyeceği- Anılan tarifede 50-TL olarak belirlenen gider avansının davalıdan hangi gerekçe ve hangi kalemler için 100,00 TL olarak ödenmesinin talep edildiği de açıklanmamış olduğundan, mahkemece yatırılması istenen bu miktar "delil avansı" mahiyetinde ise bu giderin yatırılmamış olması sebebiyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin hatalı olduğu, ilgili tarafın talep ettiği delilin ileri sürülmesinden vazgeçilmiş sayılacağı sonucuna varılarak dosyadaki mevcut delil durumu gözetilerek bir karar verilmesi gerektiği- HMK. mad. 120/2 ve 114/1-g uyarınca, dava şartı niteliğindeki gider avansının yatırılmaması halinde, dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği-
Dava dışı kişinin davalı bankadan kullanmış olduğu tarımsal krediye kefaleti nedeniyle davacı hakkında icra takibi başlatıldığı, Bankadan 20/08/2002 tarihinden önce çekilen tarımsal kredilere kefil olanların sorumluluğunun yasa gereğince yürürlük tarihi olan 12/04/2011 tarihi itibariyle sona erdiği, davaya konu kredinin anılan tarihten önce kullandırılması nedeniyle yasa kapsamına girdiği, bu itibarla davacı kefilin borçtan sorumluluğunun ortadan kalktığı gerekçesiyle menfi tespit davasının kabulünün isabetli olduğu, ancak icra takibinde, davalı bankanın kötüniyetli olduğu kabul edilemeyeceğinden, aleyhine kötüniyet tazminatına karar verilmesinin hatalı olduğu-