Davacı süresinde olmamakla birlikte yaptığı itirazında kamu borçlusunun kendilerinde alacaklı olmadığına dair belgeler sunmuş ve davalı HMK’nun 312/2 madde kapsamında davayı da kabul etmediğinden davalının yargılama giderinden sorumlu tutulması gerekeceği- Genel Bütçe kapsamındaki kamu idarelerinin yargı harcından muaf olduğu, kural olarak dava kabul edilirse harcın münhasıran davalıya yükletileceği ancak davalı idare harçtan muaf olduğundan harcın davalıdan alınmasına karar verilmeyeceği gibi davacıya da yükletilemeyeceği, bu durumda davacının peşin olarak yatırmış olduğu harcın iadesine karar verilmesi gerekeceği-
Aylık kira bedelinin ne kadar olduğunu ispat külfeti davalı kiraya verene ait olduğu, davacı, davalının bildirdiği kira bedelini inkar ettiğine göre, bu miktar kira ödenmesi gerektiğinin davalı alacaklı tarafından kanıtlanması gerektiği, bu hususun kanıtlanmasının HUMK.'nin 288. (HMK 200) maddesindeki ispat kuralına tabi olduğundan, iddia edilen yıllık kira miktarına göre tanıkla kanıtlanması da mümkün olmadığından, kira bedellerinin bankaya ilk yatırıldığı tarihten itibaren ilgili bankalardan hesap dökümünün istenmesi gerekeceği-
Taraf sıfatı bulunmayan şirketin temyiz isteminin reddi gerektiği-
Bonoda 'nakden' kaydı bulunmasına rağmen davalı-alacaklının senedin 'mal karşılığı' düzenlendiğini iddia etmesi halinde ispat yükünün davalı-alacaklıya düşeceği-
Bonodan dolayı başlatılan takip nedeniyle ödenen paranın istirdadı istemi-
Tahliye talepli icra takibi nedeniyle borçlu olmadığının tespiti istemi- Takip konusu senetlerin kira ilişkisine istinaden takip alacaklısına verildiği, tahliye talepli icra takibi ile de mükerrer talep söz konusu olduğu, bu nedenle mahkemece mükerrer talep edilen alacaklar üzerinde durularak sonucuna göre her iki dava dosyası yönünden ayrı ayrı karar verilmesi gerektiği-
Davacı tarafından zayi nedeniyle açılan çek iptali davasında henüz çeki elinde bulunduranın bilinmediği zamanda ödeme yasağı verildiği, daha sonradan çekin ... tarafından icra takibine konulduğunun ortaya çıkması üzerine davacıya istirdat davası açmak üzere mehil verildiği, davacının da birleşen davada çek istirdadı davası açtığı, zayi nedeniyle iptal davasında verilen ihtiyati tedbir kararının, istirdat davası kesinleşinceye kadar geçerli olduğu, menfi tespit davası sırasında takibin durdurulması için verilen ihtiyati tedbir kararından farklı olduğu halde davalı yararına tazminata karar verilmesinin doğru olmadığı-
Menfi tespit davasında; celsede davalı vekilinin, "davacıdan, nakit alındığı ve bu hususta bir ihtilaf olmadığını" belirttiği görüldüğünden, mahkemece, taraflar arasında ihtilaf konusu olmayan bu miktar yönünden davacının borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi gerektiği-
Davacının bonodaki imzanın sahte olduğu iddiasına dayalı olarak açtığı menfi tespit davasında, kambiyo senedindeki imzanın borçluya ait olduğunu ispat yükünün "alacaklı" davalıda olduğu-  İcra Hukuk Mahkemeleri' nin dar yetkili mahkemeler olup bu mahkemece verilen kararların maddi hukuk anlamında kesin hüküm teşkil etmedikleri; genel mahkemelerde kesin delil olarak kabul edilemeyeceği-
İcra takibinin kesinleşmesinden sonra dosya borcunun tamamını asıl alacak ve fer'ileri ile birlikte karşılayacak miktarı ihtiva eden teminat mektubunun icra dosyasına sunulması halinde, hacizlerin aşkın hale geldiğinin kabulü gerektiği-