• 538 sayılı Kanuna ait Hükümet Tasarısı Gerekçesi

    «İtirazın ref’i safhasında alacaklı ile borçlunun karşılıklı durumlarının münhasıran 68. madde çerçevesinde mütalâası alacaklı ile borçlu arasındaki muvazenenin ihlâline yol açabilir. Filhakika, alacağını itirazın ref’ine bağlamış olan alacaklı karşısında borçlunun haiz olduğu def’iler senede bağlanmamış veya bağlanamayacak neviden bulunmuş ise bilhassa 68. maddenin bu kanun ile aldığı şekil muvacehesinde borçlu eskisinden daha fazla, haddizatında ödenmemesi icabeden bir parayı ödemek tehlikesi ile karşı karşıya kalmaktadır. Bu suretle ihlâle melhuz muvacenenin iadesi öteden beri 72. madde para ödendikten sonra bu imkânı borçluya vermektedir. Şimdi 68. maddenin yeni şekli, def’ileri teşvik edemiyen borçluya herhangi bir kaçamak noktası bırakmadığı için, bu gibi hallerin borçlu aleyhine artması ihtimali göz önünde tutularak 72. maddeye yeni bir hüviyet verilmiştir. Bu suretle borçlu, takip konusu olan alacağın haddizatında mevcut olmadığı hakkında her zaman yani takibin her safhasında menfi tesbit davası açabilecektir. Menfi tesbit davası başlıbaşına takibin seyrine tesir etmez. Yalnız bunun zımmında borçlu alacaklıya paranın, ancak teminat mukabilinde ödenmesi hususunda, ihtiyati tedbir alabileceği gibi, alacaklı böyle bir teminat göstermeyeceğini beyan ederse, alacaklının hakkını almış bulunmaktan doğan zararlarını temin etmek şartı ile borçlu paranın alacaklıya icra dairesinde ödenmemesi hususunda tedbir kararı almaya yetkili kılınmıştır. Alacaklının, maruz kalacağı tedbirlerin kendisine verebileceği zararlar bu babta tedbir isteyen borçlu tarafından gösterilecek teminatla karşılanmış olacağından bu tanzim tarzı karşılıklı menfaatleri telif etmiş olacaktır.

    Bundan başka menfi tesbit davasına nihayet veren hükmün alacaklı veya borçlu lehine olması hallerine müteferri olmak üzere hükümler konulmuş keza bu babtaki ilâmın kesinleşmesine ne gibi neticeler bağlanması iktiza ettiği ayrıca tasrih kılınmıştır.

    Nihayet menfi tesbit davası açıldığı halde tedbir kararının alınması, bu suretle alacaklıya ödeme yapılmış olması halinde tediyeyi müteakip menfi tesbit davasının istirdat davası olarak devamını sağlayacak surette hüküm sevkolunmuştur.»


  • Adalet Komisyonu Raporu Gerekçesi

    «Bu maddenin tasarıdaki birinci fıkrası çıkarılmış onun yerine yeni üç fıkra eklenmiştir. Maddede yapılan değişiklik, icra takibinden önce açılan menfi tesbit davaları ile icra takibinden sonra açılan menfi tesbit davaları arasında, ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi bakımından bir fark yapılmasından ibarettir.

    İcra takibinden önce borçlu menfi tesbit davası açmış ise, mahkeme işe icra dairesinden daha önce el koymuş olacağından, mahkeme kararının beklenmesi uygun olur. Ancak, bu dava icra takibini kendiliğinden durdurmalıdır. Mahkeme açılan menfi tesbit davasını ciddi bulursa gösterilecek teminat mukabilinde icra takibinin dava neticesine kadar durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilecektir. Buradaki ihtiyati tedbir kararı teminat gösterilmesi halinde otomatik olarak verilecek değildir. Bilhassa, borçlunun sırf yapılacak icra takibini geciktirmek maksadıyla senedin vâdesinin gelmesinden ve icra takibinden çok kısa bir zaman önce menfi tesbit davası açmış olması hallerinde hâkim ihtiyati tedbirle icranın durdurulması gerekip gerekmediğini dikkatle inceleyip ondan sonra kararını verecektir. Menfi tesbit davası icra takibinin yapıldığı gün açılmış ise, bu halde icra takibini daha önce yapılmış kabul etmek, kötü niyetli borçlularla mücadele bakımından daha uygun görülmüştür.

    Menfi tesbit davasının icra takibinden sonra açılmış olması halinde, tasarıdaki 73. maddenin 1. fıkrasındaki esas benimsenmiştir, yani bu halde ihtiyati tedbir yoluyla icranın durdurulmasına karar verilemeyecek, ancak teminat mukabilinde alınacak ihtiyati tedbir yoluyla vezneye girmiş paranın alacaklıya ödenmemesine karar verilebilecektir.

    Maddede sadece teminatın asgari haddi hakkında bir kayıt konulmuştur. Bunun dışında teminatın nev’i, kimlerin teminattan muaf oldukları gibi hususlarda HUMK’nun teminat hakkındaki genel hükümleri uygulanacaktır.»


  • 6352 sayılı Kanuna ait Adalet Komisyonu Raporu Gerekçesi

    Alt Komisyon metninin 14’üncü maddesi, icra tazminat oranlarına ilişkin yukarıda ifade edilen gerekçelerle verilen önergeyle, 2004 sayılı Kanunun 72’nci maddesinin dördüncü fıkrasında yer alan “yüzde kırktan” ibaresinin “yüzde yirmiden”, beşinci fıkrasında yer alan “yüzde kırkından” ibaresinin ise “yüzde yirmisinden” şeklinde değiştirilmesi neticesinde çerçeve 14’üncü madde olarak Komisyonumuzca kabul edilmiştir.