Davacının bonodaki imzanın sahte olduğu iddiasına dayalı olarak açtığı menfi tespit davasında, kambiyo senedindeki imzanın borçluya ait olduğunu ispat yükünün "alacaklı" davalıda olduğu-  İcra Hukuk Mahkemeleri' nin dar yetkili mahkemeler olup bu mahkemece verilen kararların maddi hukuk anlamında kesin hüküm teşkil etmedikleri; genel mahkemelerde kesin delil olarak kabul edilemeyeceği-
İcra takibinin kesinleşmesinden sonra dosya borcunun tamamını asıl alacak ve fer'ileri ile birlikte karşılayacak miktarı ihtiva eden teminat mektubunun icra dosyasına sunulması halinde, hacizlerin aşkın hale geldiğinin kabulü gerektiği-
Davacı, imza inkarına dayalı olarak menfi tespit davası açmış olduğundan, bir diğer menfi tespit davasında, davacı tarafından düzenlenen benzer mahiyetteki çeklerin benimsenerek zımnen kabul edildiği yolundaki kararın bu davaya konu çekin de kabul edilmiş sayılması biçiminde yorumlanamayacağı-  Dava konusu çeklerle ilgili mahkemece çek asılları getirtilerek, üzerindeki imzanın şirket yetkilisine ait olup olmadığı yönünden uzman bilirkişi raporu alınıp, sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Kambiyo senedinin bedelsizliği nedeniyle açılmış menfi tespit istemine ilişkin davada, davacının şikayeti üzerine açılan ceza davasında davaya konu kambiyo senedinin geçerli olmadığına dair Asliye Ceza Mahkemesinin davalının mahkumiyete ilişkin kararının ve Yargıtay 5. Ceza Dairesinin onanma ilamının bulunduğu, ceza mahkemesinin maddi olguya dair tespiti hukuk hakimini bağlayacak olsa da, davacının takip ve dava konusu senetten dolayı davalıya 40.000,00 TL borçlu olduğuna dair ceza mahkemesindeki beyanında ikrarı bulunduğundan, borçlunun bu kabulünün dikkate alınarak kendisine ödemeler konusunda ispat imkanı tanınmak suretiyle sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Menfi tespit davası-
Davacı şirketin dava konusu çeklerde avalist olarak göründüğü bu nedenle keşide tarihi itibariyle temsile yetkili iki kişi bulunduğundan bu çekler nedeniyle davacı şirketin aval veren sıfatıyla sorumluluğundan söz edilemeyeceği-
Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine dayalı alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibinde borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkin davanın Tüketici Mahkemelerinde değil genel hükümlere göre Asliye Hukuk Mahkemesinde çözümlenmesi gerektiği- Alacaklının elinde İİK’nın 68. maddesinde sayılan belgeler bulunmayıp, borçlu hakkında başlattığı icra takibine, borçlunun itiraz etmek suretiyle takibi durdurmasının borçlunun menfi tespit davası açmaktaki hukuki yararı bulunmadığını kabule yeterli olmayıp, bu halde dahi borçlu borç tehdidi altında olup, bu nedenle de menfi tespit davası açmakta hukuki yararı olduğu-
Kira alacağının tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın kaldırılması istemi-
Kira sözleşmesinde geçen mimari projenin kiracı tarafından kiraya verene teslim edildiği ve kiraya verenin ilgili belediye başkanlığına başvurarak tadilat projesi ibraz edip izin almadığı ve tadilatın sözleşmede öngörülen sürede bitirilemediği anlaşıldığından, kiralananın geç tesliminden doğan zararlardan kiraya verenin sorumlu olduğu-
İtirazın iptali davası açıldıktan sonra -henüz karar verilmemiş olsa bile- borçlunun aynı alacak sebebiyle menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunmadığından, mahkemece, birleşen menfi tespit davası yönünden hukuki yarar yokluğundan red kararı verilmesi gerektiği-