Nispi oranda vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, maktu vekalet ücretine hükmedilmesi ve hüküm kısmında yargı harçları konusunda karar verilmemesinin doğru olmadığı-
Davaya konu çekin keşide tarihinde tahrifat yapıldığının sabit olduğu, tahrifattan önceki tarih esas alındığında, çekin ibraz süresi geçtikten sonra alındığının anlaşıldığı, çekin kambiyo vasfını yitirdiği, uyuşmazlığın alacağın temliki hükümlerine tabi olduğu, davacı bu kapsamda ödeme def'ini herkese karşı ileri sürebilecek ise de, dosyaya sunulan dekont üzerinde, ödemenin davaya konu çekle ilgili olduğuna dair herhangi bir ibare bulunmadığı, davacının ödemeyi ispat edemediği-
Araç satış vekaletinden doğan menfi tespit ve alacak davasında, davacı, dava dilekçesi ile davalıya verdiği çekten dolayı borçlu olmadığının tespitini istemiş ancak yargılama aşamasında verdiği dilekçe ile çekin karşılığının davalıya ödendiğini ve bu talebi yönünden davaya istirdat davası olarak devam edilmesini istemiş olup, eğer çek karşılığı bir ödeme yapılmış ise, bu ödeme miktarı da dikkate alınarak bu meblağın davalıdan tahsil edilmesi gerektiği-
İcra İflas Kanunu'na göre açılacak olan istirdat davasının bir yıl içerisinde açılması gerektiği- Bir yıllık sürenin hak düşürücü süre olup, mahkemece re'sen dikkate alınacağı-
Davacının talebi üzerine davaya konu 2 adet senedin icra takibine konulmaması yönünde ihtiyati tedbir karar verilmiş olarak davalının alacağına geç kavuşmasına neden olunduğundan İİK. mad. 72/4 hükmü esas alınarak alacaklının ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmasından doğan zararları için tazminata karar verilmesi gerektiği-
Senede dayalı açılan menfi tespit davasında, senet altındaki imzanın davacıya ait olduğu, davacının senedin bedelini ödediği iddiasında olduğu ancak yazılı bir delil sunamadığı bilinerek, HMK. mad. 201 'de senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler iki bin beş yüz Türk lirasından az bir miktara ait olsa bile tanıkla ispat olunamayacağından davacının davasını ispata yarayan bir delil sunamadığı, davacıya yemin delilinin hatırlatıldığı ancak yemin deliline de başvurulmadığından ispat edilemeyen davanın reddi gerektiği ve davacının % 20 icra inkar tazminatına mahkum edilmesi gerektiği-
Hükme esas alınan rapor denetime açık olmadığı gibi, iki rapor arasında da çelişki bulunmakla mahkemece konusunda uzman yeni bir bilirkişi kurulu oluşturularak mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli olacak ve raporlar arasında çelişki giderilecek şekilde rapor alınmak suretiyle hasıl olacak sonuca uygun karar verilmesi gerektiği-
Davalının bankaya hitaben düzenlemiş olduğu yazıda bonoların bedeli olan borcun tahsil edilmiş olduğunun ve alacağın bulunmadığının belirtildiği, protestonun kaldırılmasından sonra davacının kredi kullandığına dair herhangi bir kayda rastlanmadığından davalı aleyhine 5 'te 1 oranda kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerektiği-
Taraflar arasında kumaş satımına ilişkin sözleşme yapıldığı, davalı-karşı davacının kumaşı teslim ettiği, davacı-karşı davalının asıl dava ile teslim edilen ürünlerin ayıplı olduğunu iddia ettiği bilinerek, taraflar arasında kesilen ve davacı-karşı davalı tarafından imalat atölyelerine gönderilen irsaliyeli faturalarda kumaşın niteliklerine ilişkin belirtme olmadığından, davacı-karşı davalının ayıp iddiasının ispatlanamadığı ve eksik ödeme yaptığı, karşı davada talep edilen miktar kadar davalı-karşı davacının alacaklı olduğu-
Davacı ile davalı banka arasında düzenlenen genel kredi sözleşmesi uyarınca davalıya kredi kullandırıldığı, açılmış ve açılacak krediden doğmuş ve doğacak tüm borçların teminatını teşkil etmek üzere rehin sözleşmesi düzenlendiği anlaşılmış olup davacı, davalı bankaya borçlu olmadığını iddia ettiğinden bankacılık konusunda uzman bilirkişi veya bilirkişi kurulu aracılığı ile banka kayıtları üzerinde inceleme yaptırılıp davacının davalı bankaya borçlu olup olmadığını tespit ettirilmesi gerektiği-