Apartman yöneticilinin aktif ve pasif husumet ehliyeti bulunmadığından ve BK. 388 (şimdi; TBK. mad. 504) uyarınca kambiyo senedi düzenleyebilmesi için yöneticiye «özel yetki» verilmiş olması zorunlu olduğundan, apartman yöneticisinin kendisine ancak özel olarak yetki verilmişse, kat malikleri kurulu adına kambiyo senedi düzenleyebileceği, bu durumda dahi açılacak davada kat maliklerinin hasım (davalı) gösterilmesi gerekeceği (Taşınmazın yönetimi için -Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 34. maddesine göre- atanan yönetici ve yönetim kurulunun «vekil» statüsünde olduğu, yetki sınırının belirlenmesinde BK’nun 388. maddesinin (şimdi; TBK. mad. 504) uygulanacağı, Kat Malikleri Kurulu tarafından yöneticiye kambiyo taahhüdü bulunma yetkisi verildiği ispat edilmedikçe bu bonodan dolayı apartman yöneticiliğinin değil senedi imzalayan yöneticinin şahsen sorumlu olacağı)—
İcra mahkemesince verilen -borca itirazın reddi kararından sonra borçlu tarafından menfi tesbit davası açılmasına rağmen alacaklının «inkar tazminatı»na ilişkin ilamı takip konusu yapması halinde, borçlunun şikayeti üzerine icra mahkemesince «takibin iptaline» değil «takibin menfi tesbit davasının sonuna kadar tehir edilmesine» karar verilmesi gerekeceği-
Alacaklı adına banka hesabına havale edilen ödemenin «takip dayanağı çeke mahsuben yapıldığı» bir açıklama bulunmaması halinde, alacaklının takipte kötüniyetli veya ağır kusurlu olduğu kabul edilemeyeceğinden, alacaklı aleyhine tazminata karar verilemeyeceği—
Kambiyo senetlerine dayanan takiplerde borca itirazın icra mahkemesinde duruşmalı olarak inceleneceği—
Borçlu tarafından takip konusu bononun ödendiği belirtilerek sunulmuş olan ödeme belgelerinin -İİK. 68/V ve İİK. 68/a maddelerine göre- alacaklıya icra mahkemesince meşruhatlı davetiye gönderilerek «ödeme belgesindeki imzanın kendisine ait olup olmadığı» sorularak ve yargılamaya katılmadığı taktirde, belge altındaki imzayı reddettiği düşünülerek, imza incelemesi yapılıp sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği—
Takipten önce asıl alacağın tamamının ödenmiş olmasına rağmen takip yapan alacaklının «kötü niyetli» veya «ağır kusurlu» olduğu kabul edilerek, asıl alacağın tamamı üzerinden borçlu yararına -İİK. 169a/VI, c: 1 uyarınca- % 20 tazminata hükmedilmesi gerekeceği—
Borçlunun «senetlerin ödenmesine rağmen geri verilmediği» biçimindeki iddiasının yazılı belge ile ispatı gerekeceği- Ayrıca, borçlunun «takip dayanağı bononun alacaklıya, futbolculuk sözleşmesi karşılığında verildiği ve akit feshedildiği için karşılıksız kaldığı» şeklindeki iddiasının da, «alacaklının imzasını taşıyan ve takip konusu bonodan söz eden bir belge ile ispat edebileceği»—
Çekin ödeme dışında başka bir nedenle verildiğinin ispatının bunu ileri süren borçluya düştüğü—
«Takip konusu alacak» üzerinden değil, «tahrifat yapıldığı kabul edilerek, takibin iptal edilen kısmı» üzerinden -İİK. 169a/VI, c: 1 uyarınca; alacaklı sadece bu kısım için «kötüniyetli» ve «ağır kusurlu» sayılacağından- borçlu lehine -% 20- «tazminat»a hükmedilmesi gerekeceği—
İİK. 169a/VI, c: 1 uyarında borçlu lehine, takip konusu alacağın % 20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilebilmesi için «borçlunun itirazının esasa ilişkin nedenlerle» icra mahkemesince kabul edilmiş olması -ve «icra takibinin muvalekaten durdurulmuş olması»- gerekeceği, «zamanaşımı def’i» bu fıkra kapsamına girmediğinden, borçlunun zamanaşımı, def’i kabul edilerek takibin iptaline karar verilen durumlarda ayrıca borçlu def’ine tazminata hükmedilemeyeceği?