Davacının talebi temlik alınan alacağa dayalı olduğundan, öncelikle temlik tarihi itibariyle davalının dava dışı temlik eden kişiye bir borcunun bulunup bulunmadığının belirlenmesi gerektiği- İktisadi bütünlük kavramından hareketle temlik edenin ya da temlik alan davacı şirketin talimatı olmadan, dava dışı üçüncü kişilere yapılan ödemelerin temlik edenin davalı nezdinde oluşan alacağı için yapıldığının kabulünün hatalı olduğu- İİK. mad. 257 uyarınca, ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için, alacağın muhtemel varlığına kanaat getirilmesi yeterli ise de, alacaklının bu kanaati oluşturacak bilgi ve belgeleri talebine eklemesi gerektiği-
Asıl borçlunun "8.850.000 TL'ye kadar olan borçları ile 2.500.000 USD'ye kadar olan borçları açısından ipotek tesis edildiği, USD üzerinden konan ipoteklerin TL borçların teminatını oluşturmadığı, TMK. mad. 851/II uyarınca, kredinin yabancı para üzerinden veya yabancı paraya endeksli olarak verilmesi durumunda TL olarak verilen kredilerin daha sonra yabancı paraya dönüşseler dahi yabancı para ipoteğinden yararlanamayacağı, TL borçları için verilen 8.850.000 TL'lik ipotek miktarının davacı bankanın hesap katına konu 11.411.395,40 TL'lik alacağından düşümü sonucunda bakiye 2.561.395,00 TL'den sorumlu olduğu, ihtiyati haciz talep edenin asıl borçlu açısından itiraza konu 2.301.235,99 TL'lik talebi olduğu" gerekçesiyle ihtiyati haciz talebin kabulüne karar verilmesinin isabetli olduğu-
İhtiyati haciz kararına istinaden davacının işyerinde haciz işlemine başlandığı, davacının haciz tehdidi altında ve sözleşmedeki imzanın kendisine ait olmadığı yönündeki ihtirazi kaydıyla birlikte bir miktar paranın icra dosyasına ödendiği, bu ödemenin davalı bankanın hesaplarına aktarıldığı bilinerek, itirazın iptali davasında davalı banka ile dava dışı üçüncü kişi arasında yapılan sözleşmedeki kefil imzasının davacıya ait olmadığı anlaşıldığından basiretli bir tacir gibi davranması gereken davalı bankanın sözleşmenin imzalanması aşamasında veya ihtiyati haciz talep edilirken isim benzerliği bulunup bulunmadığı noktasında gerekli dikkat ve özeni göstermeyerek sözleşme ile ilgisi olmayan davacı hakkında haksız ihtiyati haciz uygulamasının davacının itibarına saldırı niteliğinde olduğu; davalı bankanın sorumlu tutularak uygun bir manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği-
İhtiyati haciz talebine dayanak olarak gösterilen banka dekontlarında “Hisse Devir Bedeli” açıklaması bulunduğundan, ihtiyati haciz isteminin kabulü gerektiği- Aleyhine ihtiyati haciz istenen borçlunun "taraflardan kimseyi tanımadığını, bahsi geçen tarihlerde adına kayıtlı herhangi bir şirketinin olmadığını, kendisine gelen paranın akrabasına verilmek üzere gönderildiğini, kendisinin emanetçi konumunda olduğunu ve bu parayı akrabasına verdiğine" yönelik iddialarına itibar edilmeyeceği- Mahkemece "dava dilekçesi ekinde hisse devri sözleşmesine rastlanılmadığı, sözleşmenin geçerliliği veya ifasının mümkün olup olmadığı hususunun yargılamayı gerektirdiği, yaklaşık ispat hususunun gerçekleşmediği ayrıca aleyhine ihtiyati haciz istenen borçluların mal kaçırma ihtimaline ilişkin somut bir bilgi veya belge bulunmadığı" gerekçesiyle ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğu-
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere göre, asıl davada davalı- birleşen davada davacı vekilinin temyiz itirazlarının yerinde görülmediği-
Hesabın kat edilmesi ile alacak muaccel hale geldiğinden ihtiyati haciz isteminin kabulü gerekirken hukuki olmayan gerekçelerle istemin reddinin doğru görülmediği-
İhtiyati haciz istemi tarihi itibariyle alacaklının alacağının muaccel olması nedeniyle İİK.'nun 257/1 maddesindeki koşullar oluştuğundan ihtiyati haciz isteminin kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile reddine karar verilmesinin doğru görülmediği-
İhtiyati haczin, bir para alacağının ödenmesini güvence altına alan tedbir niteliğinde bir kurum olması nedeniyle mahkemece, bu yöndeki istem değerlendirilirken gerçeğe benzerlik karinesi ile hareket edilmesi gerektiği, somut olayda alacaklı banka, borçlu tarafından imzalanmış bulunan kredi kartı üyelik sözleşmesine dayalı olarak ihtiyati haciz isteminde bulunduğunun ve istemin dayanağı olan sözleşme ve noter kanalı ile borçluya gönderilen hesabın katına ilişkin ihtarname örneklerini, hesap özetlerini dosyaya sunduğunun anlaşıldığı, bu durumda, İİK 257. maddesindeki yazılı koşulları taşıyan ihtiyati haciz isteminin kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde istemin reddinin doğru görülmediği-
Alacaklı banka hesabı kat ettiğinden alacağın muaccel hale geldiği, ihtiyati haciz taleplerinde yaklaşık ispat kuralının geçerli olup kesin ispat aranmadığı-
Borçlu tarafından 16/02/2016 tarihli olarak keşide olunan çek aynı gün bankaya alacaklı tarafından ibraz edildiğive karşılığının bulunmadığının anlaşıldığı, çekin keşide tarihinde süresi içinde ibraz edildiği dikkate alınarak ihtiyati haciz talep edenin isteminin İİK 257 maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerekirken, mahkemece yasal olmayan gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı-