Alacaklı banka tarafından asıl borçlu şirket ve kefilleri hakkında genel kredi sözleşmesine dayalı olarak borçlarının kat edilerek muaccel hale geldiği, bu hususun asıl borçlu şirket ve kefillere ihtarname ile bildirildiği, buna rağmen ödeme yapılmaması üzerine ihtiyati haciz talebinde bulunulduğu ve mahkemece talep kabul edilerek ihtiyati haciz kararı verildiği, verilen kararda İİK'nın 257 ve devamı maddelerine aykırı bir durum olmadığı, borçlular tarafından yapılan itirazda, bankaya karşı tüm akdi ve yasal yükümlülüklerin süresi içinde yerine getirildiği iddia edilmiş ise de itiraz dilekçesi ekinde bu hususa ilişkin bir bilgi ve belge olmadığı gibi bu hususların açıklığa kavuşturulması yargılama yapılmasını gerektirmekle ihtiyati hacze itiraz aşamasında çözümlenebilecek nitelikte bulunmadığından borçlular vekilinin ihtiyati haciz kararına yönelik yasal koşulları taşımayan itirazlarının mahkemece reddine dair verilen kararda bir isabetsizlik görülmediği-
İhtiyati tedbir/haciz kararı verilmesini gerekli kılacak ölçüde tehlikenin varlığına ilişkin somut bir delil sunulmadığı gibi, bu hususta değerlendirme yapmaya yeter derecede dilekçe ve bankanın kendi içinde yaptığı soruşturma neticesinde düzenlenen rapor haricinde davacının tehlike yaratacak eylem ve işlemlerine ilişkin delil de bulunmadığı gerekçesiyle talebin reddine karar verilmesinin isabetli olduğu-
Haksız fiilden kaynaklanan tazminat davalarında tazmin yükümlülüğünün olay tarihi itibariyle muaccel hale geleceği, bu durumda geçici hukuki koruma yollarından biri olan ihtiyati hacizde yakın ispat koşulu gerçekleşmiş olup ihtiyati haciz talebinin kabulüne  karar  verilmesi  gerekirken, reddine  karar  verilmesinin  hukuka  aykırı  olduğu-
Her ne kadar mahkemece %5 teminat mukabili ihtiyati hacze hükmedilmiş ise de dava konusu olayın özelliği, davalının mala zarar verme, kişi hürriyetinden yoksun bırakma, konut dokunulmazlığını ihlal etme suçlarından verilen  ceza mahkumiyetlerinin kesinleşmiş olduğu; her ne kadar çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan verilen mahkumiyet hükmü kesinleşmemiş ise de; olayın önem ve mahiyeti karşısında, mahkemece teminat mukabili ihtiyati hacze hükmedilmesinin usul ve yasaya ve olayın oluşuna uygun düşmediği; ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir müesseselerinin ruhuna uygun olmadığı-
Takip talebi ile aynı tarihte ihtiyati haciz talebinde bulunulduğu, mahkemece, takibin başladığı tarihten sonraki gün ihtiyati haciz kararı verildiği, borçlunun ödeme emrine süresinde itirazda bulunması üzerine icra müdürlüğünce takibin durdurulmasına karar verildiği, itirazın ise alacaklı vekiline tebliğ edilmediği, bu nedenle İİK'nun 264/2. maddesinde öngörülen sürenin başlamadığı ve dolayısıyla ihtiyati hacizlerin ayakta kaldığı anlaşıldığından, mahkemece, haczin kaldırılmasına yönelik şikayetin de reddine karar verilmesi gerekeceği-
Davacı yanca, ihtiyati haciz talebinde bulunmuş ise de, aleyhine ihtiyati haciz talep ettiği davalının, yargılama sonucunda hüküm altına alınabilme ihtimali olan alacaktan kurtulmak maksadiyle mallarını gizlemeğe, kaçırmağa veya kendisi kaçmağa hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunduğuna dair; yani "davalının mevcut durumunda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkânsız hâle geleceği veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağı endişesi duymasını gerektirir" bir halin varlığını ortaya koyamamış olmakla, ihtiyati haciz talebinin dayandığı ihtiyati haciz sebebini açıklamadığı ve delillendiremediği gibi kazanın iş kazası olup olmadığı dair dosya içeriği ile  sabit olmadığı anlaşılmakla ilk derece mahkemesince verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu-
Vadesi gelmemiş borçtan dolayı; borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa, ya da borçlu taahhütlerden kurtulmak maksadıyla mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisi kaçmaya hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa ihtiyati haciz istenebileceği-
İK'nin 257. maddesine göre yaklaşık ispatın yeterli olduğu, talebe dayanak senedin, kambiyo senedi vasfında olmayıp adi senet niteliğinde olmasının ihtiyati haciz kararı verilmesine engel olmadığı-
Dava dilekçesi içeriğinden ve dosyadaki diğer bilgi ve belgelerden dava konusu edilen avukatlık alacağının farklı farklı dosyalara ilişkin olduğu, bu dosyalar yönünden vekalet ücreti alacağının yargılamayı gerektirdiği yine azilin haklı veya haksız azil olup olmadığı, haksız azil ise talep edilebilecek avukatlık vekalet ücretleri yargılama sonucunda tespit edileceğinden, dosyaya sunulan belgelere göre alacağın varlığı ve miktarının  yargılamayı gerektirmesi, sunulan belgelerin tek başına alacağın varlığına kanaat getirilmesi açısından yaklaşık ispat için gerekli şartları da taşımadığı, davalının İİK'nın 257 md.si uyarınca taahhütlerinden kurtulmak amacıyla mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisinin kaçmaya hazırlanması  eylemi içersinde olduğuna ilişkin yeterli  şüphe uyandırıcak delillerinde dosyada mevcut olmadığı, bu nedenle yerel mahkemenin ihtiyati haciz talebinin reddine dair verilen kararın İ.İ.K. 257 vd. maddeleri ile HMK'nın ilgili hükümlerine uygun bir karar olduğu-
İhtiyati haciz isteyen alacaklı banka tarafından, alacağın muaccel olması için asıl borçlu şirket ile müteselsil kefillere keşide edilen ve tebliğ tarihinden itibaren 1 gün içinde alacağın ödenmesinin istenildiği kat ihtarnamesinin asıl borçluya tebliği tarihi tespit edilememekte ise de ihtarname tarihi (06/10/2016) ve verilen atıfet mehli (bir gün)  nazara alındığında, ihtiyati haciz talep tarihi olan 06/10/2016 tarihi itibariyle alacağın muaccel olmadığı dikkate alınmaksızın itirazın reddinin doğru olmadığı-