"İhtiyati haciz talep eden şirket tarafından gönderilen mutabakat mektuplarının ihtiyati hacze itiraz edenler tarafından kabul edildiği, alacaklı tarafından kesilen faturaya ihtiyati hacze itiraz eden şirketin itiraz etmediği ve ihtiyati haciz için gerekli olan yaklaşık ispatın gerçekleştiği" gerekçesiyle "ihtiyati hacze itirazın reddine karar verilmesi"nin isabetli olduğu-
İhtiyati hacizi talep edenin alacağınının dayanağı olarak tek taraflı olarak düzenlediği sözleşmeye dayalı ve iade edilen faturayı göstermesinin alacağın varlığına kanaat getirilecek yeterli delil oluşturmadığından ihtiyati haciz koşullarını oluşturmadığı-
Yabancı mahkeme kararına dayanarak ihtiyati haciz talep edilebileceği; ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacağın ticari nitelikte olması gerekmediği ve yabancı mahkemece verilmiş ilamın tenfizi koşulunun da aranmayacağı-
Gerekçe sayesinde hükmün hangi maddi ve hukuki nedene dayandığı taraflarca anlaşılabileceği gibi, bu şekilde hüküm Yargıtay denetimine elverişli hale geleceğinden, talebin İİK'nın 257. maddesindeki hangi şartları taşımadığı hususunda herhangi bir açıklayıcı kanaat bildirmeyen ihtiyati haciz şartlarının oluşmadığından ibaret gerekçenin Anayasa'da hüküm altına alınan gerekçe kavramı ile bağdaştığının söylenemeyeceği-
Alacak yargılamayı gerektirmekte olup, ihtiyati haciz koşulları oluşmadığından, mahkemece; temyiz eden davalı hakkında ihtiyati haciz isteminin reddine karar verilmesi gerekeceği-
İhtiyati haciz talep edenin sunduğu çeklerin keşide tarihleri itibariyle alacağın muaccel bulunmadığı, sunulan resimler, faturalar ve cari hesap ekstrelerinin de karşı tarafın mal kaçırdığına ilişkin yeterli delil olmadığı, iş yerini boşaltmanın tek başına mal kaçırma olarak nitelendirilemeyeceği gerekçesiyle ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesinin isabetli olduğu-
2004 sayılı İİK'nın 265/1 maddesinde; borçlunun kendisi dinlenmeden verilen ihtiyati haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata karşı; huzuriyle yapılan hacizlerde haczin tatbiki, aksi halde haciz tutanağının kendisine tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde mahkemeye müracaatla itiraz edebileceği, 265/3 madde ve fıkrasında ise; mahkemenin, gösterilen sebeplere hasren tetkikat yaparak itirazı kabul veya reddedeceğinin hükme bağlanmış olduğu- Mahkemece verilen daha önceki kararın, Dairenin 15/04/2015 tarih, 2014 18576 E-2015/ 5325 K. sayılı ilamı ile talebin, ihtiyati haciz kararının kaldırılması istemine ilişkin olduğu belirtilerek, itiraz hususunda evrak üzerinden değil, duruşma açılarak karar verilmesi gerektiğinden bahisle bozulduğu, bozma ilamına uyularak yapılan yeniden yargılamada ise, gerek Dairenin bozma ilamına gerekse de İİK'nın 265/3 madde ve fıkrasına aykırı şekilde, ihtiyati haciz kararına itiraz hususunda olumlu ya da olumsuz bir karar vermek gerekirken, yeniden ihtiyati haciz kararı verilmesinin doğru olmadığı-
Mahkemece, ipotek akit tablosu getirtilerek taşınmaz üzerinde USD ve TL cinsinden tesis edilen ipoteğin asıl borçlu şirketin USD ve TL borçlarından hangisinin, ne miktarda teminatını oluşturduğu hususunun tespit edilmesi ve teminatı aşan kısım yönünden ihtiyati haciz talebinin kabulüne karar verilmesi gerekirken, toplam alacak miktarı ve toplam teminat miktarı esas alınmak suretiyle ihtiyati haciz talebinin tümden reddinin doğru olmadığı-
Takip kesinleştikten ve ihtiyati haciz kesin hacze dönüştükten sonra borçlunun özgür iradesi ile icra dairesine giderek iradi olarak borcu kabulle ödeme taahhüdünde bulunması halinde, bunun haciz (cebri icra) baskısı ve tehdidi altında yapıldığının kabul edilemeyeceği ve kabul iradesinin önüne hiçbir şekilde geçilemeyeceği- Bono nedeniyle borçlu ile kefil hakkında ihtiyati haciz kararı verildiği,aynı gün borçlular aleyhine kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla icra takibi başlatıldığı, yine aynı tarihte alacaklılar vekilinin ihtiyati haciz kararının icrasını talep etmesi üzerine ihtiyati haciz aşamasında haciz yapıldığı, borçlular adına gönderilen ödeme emriinin kendilerine ayrı ayrı tebliğ edildiği, davacıların borca itiraz etmedikleri gibi ödeme emrinde gösterilen on günlük süre içerisinde borcu da ödemedikleri, davacının borcun tamamını taksitler halinde ödemeyi kabul ve taahhüt ettiği, zapta geçirilen beyanını imzaladığı ve aynı tarihte de ödemede bulunduğu uyuşmazlıkta, icra takibinin itiraz edilmeksizin kesinleştiği, ihtiyati haczin de on günlük ödeme süresinin dolması ile kesin hacze dönüştüğü anlaşıldığından, dava ve takibe konu senetteki imzanın kefile ait olmadığı halde adı geçen davacının takibin kesinleşmesinden ve ihtiyati haczin kesin hacze dönüşmesinden yaklaşık beş ay sonra icra dairesine giderek, kendi özgür iradesi ile borcu ödemeyi kabul ve taahhüt ettiği, yaptığı ödemelerin de bu tarihten sonra olduğu görüldüğünden, davacının icra baskısı ve tehdidi altında borcu üstlendiği söylenemeneceği ve menfi tespit ve istirdat istemli davada davacınınn artık yazılı kabul beyanı ile bağlı olduğu- "Bilirkişi raporu ve kesinleşen ceza yargılaması sonucu davaya konu senetteki imzanın sahte olduğu" anlaşıldığından davanın kabulüne ilişkn yerel mahkeme kararının hatalı olduğu-
Kredi sözleşmesinin müşterek ve müteselsil kefili olan tarafın murisinin ölümünden önceki borç nedeniyle, borcu ödeyen sözleşmenin diğer müteselsil kefili olan talep edenin, toplam kefalet miktarındaki payı olan 1/3 nispetinde alacağa dayalı olarak yapmış olduğu ihtiyati haciz istemi değerlendirilerek kabulü gerektiği-