İcra dairesindeki kefaletlerin İİK. mad. 38. maddesi uyarınca ilamların icrası hakkındaki hükümlere tabi olmasının, İİK'nun 257. maddesi uyarınca ihtiyati haciz talebinde bulunmaya engel teşkil etmeyeceği- Haciz işlemleri sırasında icra kefili olanlar hakkında ihtiyati haciz talebinde bulunulmuş olup  mahkemece ihtiyati haczin şartlarının oluşup oluşmadığının İİK 257. maddesi kapsamında değerlendirilmesi ve TBK. mad. 583. maddesi uyarınca kefaletlerin geçerli olup olmadığının tartışılması gerekirken, "ihtiyati haciz talep edilen icra kefilleri hakkında icra emri tebliği gerektiği, istemin yargılamayı gerektirdiği, İİK 257. maddesinin yasal şartlarının oluşmadığı" gerekçesiyle talebin reddinin isabetsiz olduğu-
İhtiyati hacze konu 44 adet bonodan 36 adedinin vadesi henüz gelmediği ve vadesi gelmemiş borçtan dolayı ihtiyati haciz verilebilmesi için gerekli olan durumların (İİK. mad. 257/2) söz konusu olmadığı anlaşıldığından, mahkemece, taraflar arasında düzenlenmiş bonolardan herhangi birinin vadesinde ödenmemesi halinde diğerlerinin muacceliyet kazanacağına ilişkin şartın, taraflar arasında ayrı bir muacceliyet sözleşmesinin bulunmaması karşısında geçersiz olduğu gözetilerek vadesi gelmeyen bonolar yönünden ihtiyati haczin kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği-
Alacaklı bankanın genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan nakdi ve gayrinakdi alacakları sebebiyle karşı taraf borçlu aleyhine ihtiyati haciz kararı verilmesine ilişkin davada, alacaklı banka tarafından talebe konu alacakla ilgili sunulan genel kredi sözleşmesinin tamamı getirtilerek, muacceliyet ve tebligat adresine ilişkin hükümlerinin incelenip tebligatın üzerinde durulup müteselsil kefile başvurulabilmesi için borçlunun, ifada gecikmesiyle ihtarın sonuçsuz kalması koşulunun oluşup oluşmadığının tespiti gerektiği-
Borçlulara gönderilen ihtarnamede 1 gün atıfet mehili tanınmış olup, ihtiyati haciz talebinde bulunulan tarih (aynı gün) itibariyle, talebe dayanak borcun muaccel olmadığı görüldüğünden ihtiyati haciz kararına yapılan itirazın kabulü gerektiği-
Borçlu tarafından ileri sürülen "borcun zamanaşımına uğramış olduğu" iddiasının İİK. mad. 265 'te belirtilen itiraz sebeplerinden olmadığı-
Alacaklının ihtiyati haciz kararı talebi üzerine, borçlunun üçüncü şahıstaki menkul ve gayrimenkul mallarıyla üçüncü kişilerdeki haklarının da ihtiyati haczine karar verilebileceği-
Alacaklı banka ile asıl borçlu şirket arasında imzalanmış bulunan genel kredi sözleşmesine, diğer borçlular da müteselsil kefil olmuş ve sözleşme çerçevesinde tahakkuk eden alacak tutarları için borçlulara hesap kat ihtarı gönderilmiş olup, hesabın kat edilmesinin, kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın muacceliyeti için yeterli olduğu, ayrıca ihtarın tebliği şartının aranmayacağı- Asıl borçluya gönderilen ihtarın, borçlunun temerrüdünün yanı sıra, TBK. mad. 586. uyarınca, müteselsil kefilin takibi koşullarının gerçekleşmesi bakımından da gerekli bir unsur olduğundan, mahkemece, kat ihtarının alacağı muaccel hale getirdiği ve ayrıca ihtarın tebliğinin gerekmediği, TBK'nın 586. maddesine göre de borçluya gönderilen kat ihtarnamesinin sonuçsuz kalması halinde müteselsil kefiller hakkında da ihtiyati haciz talep edilebileceği ve İİK'nın 257. madde koşullarının oluştuğu nazara alınarak borçlu kefil şirket yönünden de ihtiyati haciz talebinin kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Alacaklının elindeki çeklerin ibraz tarihinin (ileri tarihli keşide tarihinin) henüz gelmediği gerekçesiyle ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesinin isabetli olduğu-
Her ne kadar K. ayının 31. günü söz konusu olamaz ise de bunun yanılgıdan kaynaklandığı ve bu eksikliğin çekin niteliğini etkilemediği ve keşide tarihinin K. ayının son günü olarak yazıldığının kabulü gerekeceği ve bu durumda, mahkemece, çekin süresinde ibraz edildiği gözetilerek ihtiyati haciz istemi hakkında bir karar verilmesi gerektiği-
Asıl borçlu bakımından kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacak rehinle temin edilmiş ise de, aynı alacak için kambiyo senedi düzenlenmiş olması halinde, rehin paraya çevrilmeden, kambiyo senedine dayalı olarak takip yapılmasında yasaya bir aykırılık bulunmadığı- Kredi sözleşmesinde ve düzenlenen bonoda kefil sıfatıyla imza koymuş borçlular bakımından, kefalet borcunun rehinle teminat altına alındığına ilişkin dosyada herhangi bir bilgi bulunmadığından ve kefillerin birlikte kefalette bulunmaları nedeniyle müteselsil kefil oldukları anlaşıldığından, alacaklının, TBK. mad. 586 uyarınca, asıl borç için verilen ipoteği paraya çevirmeden de kefiller aleyhine her türlü takip işlemini yapabileceği-