Borçlu tarafından ileri sürülen "borcun zamanaşımına uğramış olduğu" iddiasının İİK. mad. 265 'te belirtilen itiraz sebeplerinden olmadığı-
Alacaklının ihtiyati haciz kararı talebi üzerine, borçlunun üçüncü şahıstaki menkul ve gayrimenkul mallarıyla üçüncü kişilerdeki haklarının da ihtiyati haczine karar verilebileceği-
Alacaklı banka ile asıl borçlu şirket arasında imzalanmış bulunan genel kredi sözleşmesine, diğer borçlular da müteselsil kefil olmuş ve sözleşme çerçevesinde tahakkuk eden alacak tutarları için borçlulara hesap kat ihtarı gönderilmiş olup, hesabın kat edilmesinin, kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın muacceliyeti için yeterli olduğu, ayrıca ihtarın tebliği şartının aranmayacağı- Asıl borçluya gönderilen ihtarın, borçlunun temerrüdünün yanı sıra, TBK. mad. 586. uyarınca, müteselsil kefilin takibi koşullarının gerçekleşmesi bakımından da gerekli bir unsur olduğundan, mahkemece, kat ihtarının alacağı muaccel hale getirdiği ve ayrıca ihtarın tebliğinin gerekmediği, TBK'nın 586. maddesine göre de borçluya gönderilen kat ihtarnamesinin sonuçsuz kalması halinde müteselsil kefiller hakkında da ihtiyati haciz talep edilebileceği ve İİK'nın 257. madde koşullarının oluştuğu nazara alınarak borçlu kefil şirket yönünden de ihtiyati haciz talebinin kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Alacaklının elindeki çeklerin ibraz tarihinin (ileri tarihli keşide tarihinin) henüz gelmediği gerekçesiyle ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesinin isabetli olduğu-
Her ne kadar K. ayının 31. günü söz konusu olamaz ise de bunun yanılgıdan kaynaklandığı ve bu eksikliğin çekin niteliğini etkilemediği ve keşide tarihinin K. ayının son günü olarak yazıldığının kabulü gerekeceği ve bu durumda, mahkemece, çekin süresinde ibraz edildiği gözetilerek ihtiyati haciz istemi hakkında bir karar verilmesi gerektiği-
Asıl borçlu bakımından kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacak rehinle temin edilmiş ise de, aynı alacak için kambiyo senedi düzenlenmiş olması halinde, rehin paraya çevrilmeden, kambiyo senedine dayalı olarak takip yapılmasında yasaya bir aykırılık bulunmadığı- Kredi sözleşmesinde ve düzenlenen bonoda kefil sıfatıyla imza koymuş borçlular bakımından, kefalet borcunun rehinle teminat altına alındığına ilişkin dosyada herhangi bir bilgi bulunmadığından ve kefillerin birlikte kefalette bulunmaları nedeniyle müteselsil kefil oldukları anlaşıldığından, alacaklının, TBK. mad. 586 uyarınca, asıl borç için verilen ipoteği paraya çevirmeden de kefiller aleyhine her türlü takip işlemini yapabileceği-
Kredi borcunun teminatı olarak asıl borçlu şirket adına kayıtlı taşınmazlar üzerinde ipotek tesis edilmiş ise de, söz konusu ipotekler asıl borçlunun borcunu teminat altına almak üzere verilmiş olup, kefillerin kefalet borcunu teminen verilen bir ipotek bulunmadığı anlaşıldığından, ihtiyati haciz talebinin kabulüne karar vermek gerekeceği-
İlama dayalı alacaklının ilamlı takip süreci başlatmadan ihtiyati haciz ile alacağının güvence altına alınmasını talep etmesinde hukukî yararının bulunduğu-
İhtiyati haciz talep eden banka ile karşı taraf şirket arasında genel kredi sözleşmesi imzalandığı, diğer gerçek kişilerin de kredi sözleşmesinin müşterek ve müteselsil kefili oldukları, talep eden tarafından hesabın kat edilerek karşı taraflara ihtarname gönderildiği anlaşıldığından, mahkemece talep ve ekli belgeler uyarınca bir değerlendirme yapılıp, sonucuna göre karar vermek gerektiği,  alacağın varlığı ile haciz sebepleri hakkında mahkemede olumlu şekilde kanaat uyandırması gerekli ve yeterli olup, burada aranan ispatın "yaklaşık ispat" olduğu-
Dosya kapsamından, asıl borçlu şirket ile ihtiyati hacze itiraz eden şirket ortaklarının farklı olduğu, şirket merkezlerinin ve adreslerinin aynı olmadığı, asıl borçlu şirketin taşınmazı ile aracının ihale ve icra yoluyla ihtiyati hacze itiraz eden şirket tarafından satın alındığı anlaşıldığından, mahkemece, tarafların iddia ve savunmaları karşısında tüzel kişilik perdesinin kaldırılması noktasında yaklaşık ispatın gerçekleşmediği göz önüne alınarak, sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, bütün bu hususlar değerlendirilmeden yazılı şekilde ihtiyati hacze itirazın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-