Davacı tarafın davalının borcundan dolayı takip başlattığı, alacağını tahsil edemeyince davalılar aleyhine eldeki iş bu tasarrufun iptali davasını açtığı, davalılar arasında iptali istenilen tasarrufun yapılmasına, davacının dava açmakta haklı olup olmadığının yargılamayı gerektirdiği, takip konusu borcun davacı banka ile davalı borçlu arasında  01.02.2010 - 10.04.2014 tarihleri arasında yapılan kredi sözleşmesinden doğmuş olduğu, dava konusu taşınmaz üzerine konulan ihtiyati haciz kararının İİK’nun 281/2 maddesine uygun bulunduğu ve ihtiyati haciz kararına itirazın yerinde olmaması nedeniyle reddinde bir isabetsizlik bulunmadığı-
İhtiyati haciz ancak para alacakları için ve uyuşmazlık konusu olmayan borçlu/davalıya ait mal, hak ve alacaklar hakkında uygulanabilecekken, ihtiyati tedbir,  konusu para olsun olmasın çekişmeli bulunan uyuşmazlık konusu herşey hakkında uygulanabileceğinden, İİK ile usul hukukunda tedbir mahiyetinde ihtiyati haciz, ihtiyati haciz mahiyetinde tedbir kararı verilmesi yönünde bir düzenleme bulunmayıp, bu şekilde karar verilmesi hatalı olacağından netice itibari ile verilen kararın usul yönünden hukuka uygun bulunduğu-
Asıl davayla ilgili ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir taleplerine ilişkin kararların inceleme görevinin asıl davaya bakacak olan daireye ait olduğu-
Kambiyo senedine dayalı bir alacak yanında tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile temel ilişkiye dayalı olarak adi takip başlatılmasında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından mahkemece ihtiyati haczin reddine ilişkin karar verilmiş olmasında usul ve yasaya aykırı bir yön görülmediği-
İhtiyati haciz talebine konu satışların kesin nitelikli ve bedelinin muaccel olması sonucunu doğuran satışlar olmayıp, TBK'nun 234/1. maddesi kapsamında bedelin muaccel olmasını önleyen aksine bir anlaşma ve kabul şartı bulunduğu, alıcının açık kabulüne ilişkin bir belge de bulunmadığından, alacağın muaccel hale geldiği ve satışın kabul suretiyle kesin satış olduğu hususları ispatlanamadığından ihtiyati haciz isteminin reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu-
Azilin haklı veya haksız azil olup olmadığı, haksız azil ise talep edilebilecek avukatlık vekalet ücretleri yargılama sonucunda tespit edileceğinden, dosyaya sunulan belgelere göre alacağın varlığı ve miktarının  yargılamayı gerektirmesi, sunulan belgelerin tek başına alacağın varlığına kanaat getirilmesi açısından yaklaşık ispat için gerekli şartları da taşımadığı, davalının İİK'nın 257 md.si uyarınca taahhütlerinden kurtulmak amacıyla mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisinin kaçmaya hazırlanması  eylemi içersinde olduğuna ilişkin yeterli  şüphe uyandırıcak delillerinde dosyada mevcut olmadığı, bu nedenle yerel mahkemenin ihtiyati haciz talebinin reddine dair verilen kararın sonuç itibari ile yerinde  ve  İ.İ.K. 257 vd. maddeleri ile HMK'nın ilgili hükümlerine uygun bir karar olduğu-
Talep dayanağı belgelerde davalılar V. Ltd. Şti. ve S.'ın imzalarının bulunmadığı gibi bu davalıların dava ve talep dayanağı belgelerde herhangi bir sıfatla yer almadıklarından ihtiyati haciz şartlarının da mevcut durum itibariyle oluşmadığı, davacı vekili davalılar arasında organik bağ olduğunu, davalı  I. Ltd. Şti.'nin alacaklılarını zarara uğratmak kastıyla faaliyetlerini diğer davalı şirket üzerinden muvazaalı olarak yürüttüğü yönündeki iddiası da yargılama sonucunda belirleneceğinden koşulları oluşmayan ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz talebinin reddine yönelik kararındaki ret gerekçeleri ile özellikle HMK'nın 389. maddesi gereğince davalı şirkete ait taşınmazların ve menkullerin uyuşmazlık konusu olmaması ve İİK'nın 257. ve 258/1.maddesi gereğince ihtiyati haczin yasal koşullarının da oluşmadığının anlaşıldığı-
İİK'nın 257 ve 258. maddeleri uyarınca, davacının, davalıdan var olduğu iddia olunan alacağın varlığını ve muaccel olduğunu tam ve kesin şekilde ispat etmesinin aranmadığı, bu konuda mahkemeye kanaat verecek delilleri göstermesinin yeterli olduğu, davacı davada, bu doğrultuda dosyaya sunduğu deliller ve mahallinde yapılan keşif üzerine alınan bilirkişi raporuna dayandığından, davacının, alacağının varlığını yaklaşık ispata yeterli delilleri sunduğunun kabulü gerektiği-
İstinaf konusu karar dava dilekçesi ile istenen ihtiyati haciz talebinin reddi ara kararı olup istinaf denetiminin ancak bir kararın gerekçe taşıması halinde mümkün olabileceği- Mahkemece tarafların tüm delillerinin açıkça değerlendirilerek tensip ara kararıyla ihtiyati haciz talebinin hangi gerekçelerle reddedildiğinin oluşturulacak gerekçeli ara karara yansıtılması gerektiği- İlk Derece Mahkemesince gerekçeli karar yazılıp davacı vekiline tebliğ edilmesi gerekirken gereğinin yerine getirilmediği anlaşıldığından, mahkemece istinaf denetimine uygun gerekçeli bir ara karar yazılarak İhtiyati haciz talep eden ve davalılara tebliği için dosyanın geri çevrilmesine karar verilmesi gerektiği-
2004 sayılı İcra İflas Kanunu'nun 257/1.maddesi gereğince harçlandırılan dava değeri olan miktarla sınırlı olmak üzere ve  davacı tarafından alacağın  %10'u oranında teminat yatırılması halinde geçici hukuki koruma niteliğinde ihtiyaten haczine, teminat alınması, kararın infazı, yetkili icra dairesinin belirlenmesi ve ihtiyati hacizle ilgili diğer işlemlerin yargılamanın  devam ettiği ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,diğer talebe konu  araçlar ise davalılar adına kayıtlı olmadığından araçlar yönünden talebin reddine karar verilmesi gerekeceği-