Hukuksal dayanağını kusursuz sorumluluktan alan ve kusura değil tehlike prensibine dayanan davada, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 1007. maddesi gereğince, davacının zararından davalı Hazinenin sorumluluğunun bulunduğu-
Niza konusu yerin öncesi tapulu olup, itiraz sırasında parsel numarası verilmemesi bu yeri tapusuz taşınmaz haline getirmeyeceğinden, tapulu taşınmazların da zilyetlikle kazanımının söz konusu olamayacağı-
Taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin isim, soy isim, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme davalarının kaynağını oluşturduğundan, bu tür davalarda kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekeceği-
Taşınmazın satışı, değeri belirlenen muhtesatlarla birlikte gerçekleşmiş olduğuna göre, satış bedelinden dolayı davalıların zenginleştiği kabul edilmelidir.
Malikin tapu kütüğünden anlaşılamaması hali; taşınmaz malın sahibinin kim oldu­ğunun bilinmesine yarayacak gerekli bilginin tapu sicilinden çıkarılmasının imkansız olmasıdır ve kütükteki bilgi ve belgelerden gerekli dikkati gösteren herkesin malikin kim oldu­ğunu anlayamayacağı hallerde ve malik sü­tununun boş bırakılması, malik adının müp­hem ve yetersiz gösterilmesi, malik adının silinmiş ve yenisinin yazılmamış olması gibi hallerde malikin tapu kütüğünden anlaşılamadığı sonucuna varılmalı, ancak görülmekte olan davada kayıt malikinin kim olduğu kütükten anlaşıldığına göre, Yerel Mahkemece davanın reddine karar verilmesinin gerekeceği-
Miras bırakan tarafından davalı eşine yapılan intifa hakkı tesisi şeklindeki temlikin mirasçıdan mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak temlik edildiğinin kanıtlanamadığı,davanın reddine karar verilmesinin gerektiği-
Genel kural taşınmaz üzerindeki tüm muhdesatların taşınmazın mütemmim cüzleri olup, bu yere malik olanların o taşınmazın bütün mütemmim cüzlerine (tamamlayıcı parçalarına) malik olduğu yolunda olduğundan zeminin başkası adına kayıtlı bulunduğu veya müşterek mülkiyet durumunda davalı muhdesatının kendisine ait olduğunu kanıtlamak zorunda olduğu-
A Blok kat malikleri kurulu kararı ile B Blokta kullanılan kömürün A Blok yönünden taşınmamasına, bahçenin düzenlenmesine ve bahçe kapılarının geçici olarak kapatılmasına karar verildiğini, buna göre ortak yerlerin kullanımının önlenmesi işlemi A Blok kat malikleri kurulu kararına dayanılarak yapıl­mış olduğuna göre, sözü edilen karara olumlu oylarıyla katılan kat malikleri davaya dahil edilmek suretiyle taraf teşkili sağlanıp ondan sonra işin esasına girilerek bir karar verilmesinin gerekeceği-
Kooperatifin aidat alacağının bulunması, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun 16 ve 27. maddesi uyarınca ihraç prosedürü uygulanmadıkça, kooperatifin kuruluş amacı olan konut teslimi yükümlüğünü ortadan kaldırmayıp; kooperatifin alacağını ayrıca tahsil etmesinin her zaman mümkün olduğu-