Davacının maliki olduğu parseller üzerinde muvafakati olmadan yapılan haksız işlemler sebebiyle iptal ve tescile ilişkin bulunan davada, TMK’nın 1007. maddesi uyarınca Hazinenin de hasım gösterilmesinin gerekeceği-
Mevzuatta tapu siciline yazılabileceği düzenlenmeyen, mülkiyet hakkının kullanılmasına eylemli ve hukuken engel olan bir belirtmenin beyanlar hanesinde gösterilmesinin yolsuz olduğu-
Dava tarihi itibarıyla sağ olan kişi adına ehliyetsizlik iddiasına dayalı olarak çocukları tarafından açılan tapu iptali ve tescil davasının reddinin gerekeceği-
İmar uygulamasının iptali için idari yargıda dava açılmamış ise kadastral çaptaki hakka dayanarak adli yargıda iptal ve tescil davası açılamayacağı-
Arsa sahibi ve yüklenici sıfatlarının birleşmesi durumunda yapı ortaklığı modeliyle üçüncü kişilere verilen yerler için yapılan sözleşmelerin yazılı olması yeterli olup; resmi koşul aranmayacağı-
Davacılar ve davalının kardeş, murisin ise tarafların annesi olduğu; murisin 21.10.1999 tarihinde dava konusu taşınmaz payın intifa hakkını kendi üzerinde bırakarak çıplak mülkiyetini davalıya satış göstermek suretiyle tapuda devrettiği; bu tarihten önce başlayıp devam eden hepatit hastalığının tedavisinin sadece davalı tarafından yapıldığı; miras bırakanın ölene kadar taşınmazda oturmaya devam etmesi ve davalının kendisine sağladığı bakım ve desteğin yarattığı minnet duygusu dikkate alındığında, satışın gerçek değer üzerinden yapılmamasının mal kaçırma amacıyla hareket edildiği anlamını doğurmayacağı-
Uyuşmazlık konusu taşınmazın, özel harman yeri olarak tespit tarihine kadar yirmi yıldan fazla süreyle kullandığı anlaşıldığından zilyetlikle kazanma koşullarının gerçekleşmiş olduğundan davanın kabulü gerekeceği-
Dava konusu edilen ve davalının müdahalesinin önlenmesi istenilen bodrum kattaki garaj ve kömürlüklerin sözü edilen sözleşmeyle davalının kullanımına bırakıldığı, bu sözleşmede davacıların da taraf olup imzalarının bulunduğu gözetildiğinde belirtilen yerleri davalının kullanmasının haksız olduğu söylenen ve bu yerlere müdahalesinin önlenmesi konusunda davacıların dava açmasının Türk Medeni Yasasının 2.maddesinde öngörülen dürüstlük kuralıyla bağdaştırılamayacağı-
Oğlunu ve gelinini bedelsiz olarak kendi evin barındıran kişinin bu noktadaki muvafakatini geri alması mümkün olduğundan söz konusu taşınmazın "Aile konutu” olabileceğinden de söz edilemeyeceği- Zira üçüncü kişiye ait taşınmazın karı koca arasında “aile konutu" olarak kabul edilmesinin taşınmaz maliki üçü kişiyi bağlamayacağı-