Açık bir yasal düzenleme ile mera, yaylak ve kışlaklar yönünden sahiplenme ya da koruma yönüyle Tarım ve Köyişleri Bakanlığına davalarda temsil yetkisi verilmediğinden, yasa ile verilen görevleri dışında mülkün sahibi olan Hazineyi doğrudan doğruya temsil yetkisi de bulunmadığından Bakanlığın aktif dava ehliyeti bulunmadığı-
Davacının taşınmazda yaptığı faydalı masraflar davalı yönünden haksız zenginleşme niteliğinde olduğundan, değerinin kira bedeline denk düşüp düşmediğinin bilirkişi aracılığıyla saptanmasına karar verilmesinin gerekeceği-
Mecra hakkı tesis edilecek taşınmazların tapulu olması gerektiğinden bilirkişi raporuna göre mecra hakkı tesisin edilen yerin Hazineye ait ve tapusuz olduğu anlaşılan su arkından geçirilmesine karar verilmesinin doğru olmayacağı-
Olağanüstü kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı tapu iptali ve tescil talebiyle mirasçılardan biri tarafından açılan davada diğer mirasçıların olurunun alınmasının veya miras şirketine temsilci atanarak taraf teşkili sağlanmasının gerekeceği-
Muvazaalı şekilde yapılan bağış olarak gösterilen işlemin; asıl amacının davacının şufa hakkını kullanmasının engellenmesi olması halinde yapılan ilk satış nedeniyle davacının şufa hakkını kullanabileceği-
Kural olarak kadastro davaları lehine tespit, yâda kadastro komisyonunca adlarına tescile karar verilen gerçek veya tüzel kişiler arasında görüleceğinden davanın tutanağın malik hanesinde tespit maliki olarak görülen davacının adının düzeltimine ilişkin olduğu dikkate alındığında davanın saptanan bu niteliğine göre, husumetin hazineye yöneltilmesi zorunlu olup yargılamada Kadastro Müdürlüğünün hazine vekili tarafından temsil edilmiş olmasının da davanın hazine aleyhine açıldığı anlamına gelmeyeceği-
Gerek yasal hasım durumunda bulunan Hazine ve diğer kamu tüzel kişileri ve gerekse iptal ve tescil isteği nedeniyle davada taraf durumunu almış bulunan kayıt malikinin mirasçılarının davalılar harç, avukatlık ücreti ve diğer yargılama giderlerinden sorumlu tutulamayacağı-
Davacıların tapu kayıtlarının geçersiz olup; taşınmazın nitelik olarak tapuya bağlanacak ve özel mülk olacak yerlerden bulunmamasına, miktar artırımının usulüne uygun yapılmamasına, davacıların dayandıkları tapu kaydının dava konusu taşınmaz dışında başka parsellere de revizyon görmüş olmasına göre ve temel tapu kaydının da miktarından fazla olarak 32 sayılı parsele uygulanıp bu parselin kaydın miktarından da fazla olarak 39.262 m2 yüzölçümü ile davacıların halefleri adına hükmen kesinleştiği, 32 sayılı parsele ait tapulama mahkemesi dosyasında orman kadastro haritasının uygulamasına ilişkin işlemlerin davacıları bağlayacağı ve davacılar ve aleyhine kesin hüküm olmasa bile güçlü delil oluşturacağının gözetilmesinin gerekeceği-
Davada dayanılan ve noterde düzenlenen 19.01.1994 tarihli “muvafakatname” başlıklı belge davacının davalı malikin rızasıyla taşınmazına yapı yaptığını, başka bir anlatımla yapıya mülkiyetin ileride kendisine geçirileceği inancıyla başladığını göstermekte olup; diğer taraftan bilirkişi 21.02.2008 tarihli raporunda toplam yapı değerini 60.714.50 YTL, arsa payı değerin ise 13.750.00 YTL olarak saptamış ve yapının kıymeti, arsa değerinden fazla olduğundan malzeme sahibinin Türk Medeni Kanununun 724. maddesine dayanarak tescil talebinde bulunabilmesinin sübjektif ve objektif koşullarının oluştuğu-
Davalıların kendi aralarındaki kira sözleşmesine dayanarak, davacının maliki olduğu taşınmazda bulunan caminin üzerine, onun bilgi ve onayı da olmadan cep telefonu baz istasyonu ve tesisi kurdukları belirlenmiş olup; bunun mülkiyet hakkına haksız el atma niteliğinde olduğu açık olup; davalıların kendi aralarında yaptıkları kira sözleşmesine dayanarak, bu sözleşmeye taraf olmayan ve rıza da göstermeyen tapu kayıt malikinin, üstün hakkını bertaraf edecek nitelikte bir haklarının varlığını ileri sürmeleri ve bunun hukuken kabul görmesi de olanaklı olmadığından doğrudan mülkiyet hakkını ilgilendiren böyle bir el atmanın önlenmesine yönelik dava hakkının, mülkiyet hakkı sahibi davacıya ait olduğu ve aktif dava ehliyetinin bulunduğu-